​”Bir hatâ mı işledim?”

​”Bir hatâ mı işledim?”



Evliyânın büyüklerinden Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin, Melik Hüseyin adında bir sevdiği, bu zâtı evine yemeğe dâvet etti.

Büyük velî teşrif etti o eve.

Yanında biri de vardı.

Sofra geldi, yemekler kondu.

Fakat mübârek zât yemiyordu.

Ev sâhibi merak etti…

Ve hattâ çok üzüldü!

“Acaba bir hatâ mı işledim?” diyordu içinden…

En nihâyet;

“Efendim, yemeklerimiz, şahsî malımdan olup helâl ve tayyiptir. Tek kuruş haram karışık değildir, rahatlıkla yiyebilirsiniz” diye arz etti saygı ve edeple.

O zât buyurdu ki:

“Biliyorum, yemekler helâldir.”

Talebe tekrar:

“Öyleyse niçin yemiyorsunuz efendim?” diye sordu

Büyük zât;

“Bugün Hirat’ta öyle fakirler var ki, bir lokma ekmeğe muhtaçlar. Onlar bu hâldeyken biz bu çeşitli ve leziz yemekleri nasıl yiyebiliriz?” dedi.

Ve kalktı sofradan…

● ● ●

Bir gün de bir talebesinin evine gitmişti.

Önüne yemek getirdiler.

Ama yemedi.

Talebe çok üzülüp;

“Efendim niçin yemiyorsunuz?” diye sordu edeple.

Büyük velî;

“Bu yemeği pişiren, gadaplı ve öfkeliymiş! Böyle pişen yemekte hayır ve bereket olmaz, hattâ şifâ değil, hastalık olur” buyurdu.