​Yalan söylemek, her dinde haramdı

​Yalan söylemek, her dinde haramdı



Lokman Hakîm hazretleri buyurdu ki: “Güzel ahlâkın özü, doğru sözlü olmak, emaneti sahibine vermek ve kendisini ilgilendirmeyen şeylerle ilgilenmemektir.”

 

 

Doğru söylemek dinimizin emridir. Yalan söylemek, çok kötü bir huydur ve her dinde haramdı. Bütün peygamberler yalan üzerinde çok durmuşlardır.

Peygamber Efendimiz ümmetine bir nasihatinde şöyle buyurdu:

“Ey ümmet ve eshabım! Doğruluğa yapışınız! Size doğruluk gerek. Şüphesiz ki, doğruluk, insanı iyiliğe sevk eder. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru insan olarak kalma yollarını araştırdıkça, Allah nezdinde sıddık, çok doğru insan olarak yazılır. Yalandan sakının! Şüphesiz ki yalan, insanı fısk-ı fücura sevk eder. Fısk-ı fücur da cehenneme götürür. Kişi yalancı oldukça ve yalan söyleme yollarını araştırdıkça, Allah nazarında çok yalancı insan olarak yazılır.”

Hazret-i Âişe vâlidemiz, “Eshâb-ı kirâm indinde yalandan daha kötü bir şey yoktur. Çünkü, yalanla îmânın bir arada bulunmadığını bilirlerdi” buyurdu.

Lokman Hakîm hazretlerine sordular:            

– Güzel ahlâkın özü nedir?

– Doğru sözlü olmak, emaneti sahibine vermek ve kendisini ilgilendirmeyen şeylerle ilgilenmemek…

Hazret-i Lokman Hakîm oğluna buyurdu ki:

“Oğlum, yalandan sakın, zira o serçe eti kadar tatlıdır. Ondan az kimseler kurtulabilir.”

Abdullah İbni Mesud hazretleri buyurdu ki:

“Sözün en doğrusu Kelamullah, Kur’ân-ı kerimdir. En şereflisi zikrullahtır. Körlüğün, basiretsizliğin en zararlısı kalb körlüğü, kalb basiretsizliğidir. Az olup fakat kifâyet eden, çok olup fakat gâfil edenlerden daha hayırlıdır. Nedametlerin en büyüğü ve en zararlısı kıyamet günündeki nedamettir. En hayırlı zenginlik, gönül zenginliğidir. Azıkların en hayırlısı takvadır. İçki, günahların davetçisidir. Gençlik, deliliğin bir şubesidir. Hataların en büyüğü dilin yalanıdır.”

Tâbiînin büyüklerinden, meşhûr âlim ve velî Âmir bin Şerâhîl (Şa’bî) hazretleri buyurdu ki:

“Yalancı ile cimri Cehenneme gidecektir. Fakat, hangisinin daha derine atılacağını bilemiyorum!..”

              ***

Hasan-ı Basrî hazretleri bir gün, kendisine zulmetmek isteyenlerden kaçıp, Habib-i Acemî hazretlerinin evine saklandı. Zâlimin zulmünden kurtulmak için yalan söylemek câiz olduğundan, “Soran olursa yok dersin” dedi. Biraz sonra peşindeki adamlar gelip sordular: “Aradığınız adam içeride” diye cevap verdi. Adamlar içeriyi iyice aradılar. Bulamayınca, Habib-i Acemî hazretlerine, “Seni yalancı, seni…” diye homurdanarak oradan ayrıldılar. Hasan-ı Basrî hazretleri, “Senin yaptığın uygun muydu?” diye sordu. Habib-i Acemî hazretleri, “Doğru söylemenin bereketiyle ikimiz de kurtulduk” diye cevap verdi…