Abdurrahmân Tavilî

Abdurrahmân Tavilî hazretleri, Irak’ ta yetişen evliyâdandır. 1837 (H.1253) târihinde Biyâre’de doğdu. 1868 (H.1285) târihinde Bağdat’ta vefât etti. Vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:
Cennette Allahü teâlânın görüleceğine inanmayanlar, Allahü teâlâ görülemez diyenler, sözlerini isbât etmek için, (Görülen şeyin, görenin karşısında olması lâzımdır. Allahü teâlâ, bir şeyin karşısında olamaz. Çünkü O, cihetsizdir. Cihetli olmak demek, sınırı, sonu, etrâfı olmak demektir. Bunlar ise, Allahü teâlâ için kusûrdur, noksânlıktır. İlâhta bu kusûrlar olamaz) diyorlar… Bunlara cevâb olarak deriz ki: Allahü teâlânın kudreti, kuvveti o kadar çoktur ki, bu geçici ve za’îf olan dünyâ hayâtında, hissiz, hareketsiz, içi boş iki sinir parçasına, karşısında olan şeyleri görebilmek kuvveti vermiştir. Sinirlere bu kuvveti veren yüce Allah, âhırette, dahâ kuvvetli ve hiç yok olmayacak olan bu iki sinir parçasına, karşısında olmayanları, cihetsiz veyâ her cihette olanları da görmek kuvvetini veremez mi? Çünkü O, sonsuz kudret sâhibidir ve âhırette his edilmesi ve görülmesi kâbildir. Ba’zı yerlerde ve zamânlarda, görmek için, karşılıklı ve belli yönde bulunmayı şart kılmış, başka yerlerde ve zamânlarda, bu şart olmadan görmek kuvveti vermiştir. Bu iki yer birbirine hiç benzemediği hâlde, birinde lâzım olan şartları, ötekinde de lâzımdır demek, doğrusu pek insâfsızlık olur. Allahü teâlânın görünmesi, fakat çevresi bulunmaması ve gözle anlaşılamaması câizdir…
Mü’minler, âhırette Allahü teâlâyı görecekler, gördük diyeceklerdir. Görmekte hâsıl olan zevki, lezzeti duyacaklardır. Fakat, görüneni anlayamayacaklardır. Görmekten bir şey elde edemeyeceklerdir. Görmeyi anlayacaklar, görmenin tadını alacaklar, fakat gördüklerini anlamayacaklardır. Allahü teâlâ görülecek, fakat anlaşılamayacaktır. Görmekte hiç kusûr olmayacaktır. İhsân ve ikrâm ederek, âşıklarına kendini gösterecektir. Kendini görmek lezzetini onlara bol bol verecektir…

“GÖRMEK” SIFATINI İNKÂR!
Allahü teâlâyı görmek için, görenin karşısında bulunması, doğrultusunda olması şarttır denilirse, Allahü teâlânın görmesi için de bu şartların bulunması lâzım olur. Çünkü, görülende bu şartların bulunması, görende de bulunması demektir. Allahü teâlânın, mahlûkları görmesinde de bu şartların bulunması lâzım olup, görmemesi îcâb eder. Allahü teâlânın görmek sıfatı inkâr edilmiş olur…