Adalet timsali Halife hazret-i Ömer (radıyallahü anh) şöyle derdi: “Dicle Nehri kenârında koyun güden çobanın, bir koyunu zâyi olsa, korkarım ki, onu Allahü teâlâ hazretleri ‘niçin çobanın koyunlarını gözetmedin?’ diye benden sorar!”
Âlimler ittifâkla buyurdular ki: “Hazret-i Ömer’den evvel ve sonra, dünyâda kimseye onun dirliği gibi [idâresi gibi] dirlik verilmedi. Kimse onun yoluna varamadı.”
Rivâyet olunur ki, bir gün hazret-i Ömer öğle sıcağında kendisi bizzat, sadaka develerini bağlıyordu. Dediler ki:
“Yâ Emîr-el-mü’minîn! Niçin zahmet çekersin. Birine emir buyurun, o bağlasın!”
Buyurdu ki: “Bunlar fakîrlerin hakkıdır. Çünkü, Allahü teâlâ beni bunlara çoban eyledi. Fakîrlerin işlerini kendim görmem lâzımdır. Zîrâ âhırette benden sorarlar!”
Bir kimse de dedi ki: “Yâ Emîr-el-mü’minîn! Sana yakın olanların işlerini sen kendin görürsün. Uzak olanların işini nasıl görürsün?”
Buyurdu ki: “İnşâallahü teâlâ bir sene gezip, inceleyeceğim. Nice gücü yetmez, fakîr ve hastalar vardır. Kendim onların kapılarına varıp, ihtiyâclarını göreceğim…”
Hazret-i Ömer her yere bir emîr veyâ âmir gönderirdi. Ona bir vasiyetnâme verirdi. Ne yapmaları icap etdiğini bildirirdi. Derdi ki: “Eğer dediğimden dışarı çıkarsanız, ben senden bîzârım.” Bir kâğıt da o tarafın ahâlisine gönderirdi: “Eğer bu kişi benim dediğim yerde emirlerime uyar ise, emrine mutî olunuz (itaat ediniz). Eğer uymaz ise mutî olmayınız!”
Bir gün beytül-mâl emîni Eslemî hazretlerinden sordular ki: “Hiç hazret-i Ömer’in beytül-mâldan bir şey aldığı oldu mu?” Dedi ki: “Eğer, ehli ve ıyâlinin nafakaya ihtiyâcı olursa, beytül-mâldan ödünç alırdı. Eline mal geçince, yine yerine koyardı.”
Hazret-i Ömer, o kadar vilâyetler fetheyledi ki, o kadar ganîmet mâl geldi ki, kimseye o kadar gelmedi. Arab, Acem ve Rûm beyleri ikrâmlar edip, hükmüne baş eğdiler. Tâ Ceyhûn’a ve Âzerbaycân, Horasan derbendine ve Umman, Kirmân, Mısır, Şâm ve Rûm’a varıncaya kadar; bütün beldeler onun hükmüne baş eğdi… Her nereye asker gönderse, mensûr ve muzaffer olup, sâlimen, ganîmetler ile geriye dönmüşlerdir. Bu adalet timsali Halifenin ordusu hiç mağlup olmamıştır. Tedbîrli ve tedârikli ve adâletli idi. Hiçbir zaman sonu pişmânlık ve üzüntü olacak iş yapmadı…