Adil halife ve yenilmeyen bir ordu!

Adalet timsali Halife haz­ret-i Ömer (radıyallahü anh) şöyle derdi: “Dicle Nehri kenârında koyun güden çobanın, bir koyunu zâyi olsa, korkarım ki, onu Allahü teâlâ hazretleri ‘niçin çobanın koyunlarını gözetme­din?’ diye benden sorar!”
Âlimler ittifâkla buyurdular ki: “Hazret-i Ömer’den evvel ve sonra, dünyâda kimseye onun dirliği gibi [idâresi gibi] dirlik verilmedi. Kimse onun yoluna varamadı.”
Rivâyet olunur ki, bir gün hazret-i Ömer öğle sıcağında kendisi bizzat, sadaka develerini bağlıyordu. Dediler ki:
“Yâ Emîr-el-mü’minîn! Niçin zahmet çekersin. Birine emir buyurun, o bağlasın!”
Buyurdu ki: “Bunlar fakîrlerin hakkıdır. Çünkü, Allahü teâlâ beni bunlara çoban eyledi. Fakîrlerin işlerini ken­dim görmem lâzımdır. Zîrâ âhırette benden sorarlar!”
Bir kimse de dedi ki: “Yâ Emîr-el-mü’minîn! Sana yakın olanların işlerini sen kendin görürsün. Uzak olanların işini nasıl görürsün?”
Buyurdu ki: “İnşâallahü teâlâ bir sene gezip, inceleyeceğim. Nice gücü yetmez, fakîr ve hastalar vardır. Kendim onların kapılarına varıp, ihtiyâclarını göreceğim…”
Hazret-i Ömer her yere bir emîr veyâ âmir gönderirdi. Ona bir vasiyetnâme verirdi. Ne yapmaları icap etdiğini bildirirdi. Derdi ki: “Eğer dediğimden dışarı çıkarsanız, ben senden bîzârım.” Bir kâğıt da o tara­fın ahâlisine gönderirdi: “Eğer bu kişi benim dediğim yerde emirlerime uyar ise, emrine mutî olunuz (itaat ediniz). Eğer uymaz ise mutî olmayınız!”
Bir gün bey­tül-mâl emîni Eslemî hazretlerinden sordular ki: “Hiç hazret-i Ömer’in bey­tül-mâldan bir şey aldığı oldu mu?” Dedi ki: “Eğer, ehli ve ıyâlinin nafakaya ihtiyâcı olursa, beytül-mâldan ödünç alırdı. Eline mal geçince, yine yerine koyardı.”

Hazret-i Ömer, o kadar vilâyetler fetheyledi ki, o kadar ganîmet mâl geldi ki, kim­seye o kadar gelmedi. Arab, Acem ve Rûm beyleri ikrâmlar edip, hükmüne baş eğdiler. Tâ Ceyhûn’a ve Âzerbaycân, Horasan derbendine ve Umman, Kirmân, Mısır, Şâm ve Rûm’a varıncaya kadar; bütün beldeler onun hükmüne baş eğdi… Her nereye asker gönderse, mensûr ve muzaffer olup, sâlimen, ganîmetler ile ge­riye dönmüşlerdir. Bu adalet timsali Halifenin ordusu hiç mağlup olmamıştır. Tedbîrli ve tedârikli ve adâletli idi. Hiçbir zaman sonu pişmânlık ve üzüntü olacak iş yapmadı…