Âdil ve cömert idi

Ömer bin Abdülazîz hazretleri, çok servet sâhibi olup, çok da cömertti. Servetini severek verirdi fakirlere.
Âdeta saçarak dağıtırdı.
Üstelik bundan zevk alırdı.
Üstün fazîletler sâhibiydi.
Âlim ve âdil bir halîfeydi.
Eşine az rastlanan bir insan-ı kâmildi.
Halîfe Melik bin Abdülmelik zamanında Mekke ve Medîne’ye vâli tâyin edilmişti.
Emri alır almaz gitti oraya.
Âlimlerden büyük bir grup, karşıladılar kendisini.
O gün başladı işe.
Öyle bir adâlete sarıldı ki, herkes huzur ve saâdete kavuştu Onun zamanında.
Hattâ çokları kendi memleketini terk edip, Hicaz’da yerleşmeye geliyordu o zaman.
***
Bir gün, yanına biri gelip;
– Ey Halîfe! Falanca sizin için şöyle şöyle söylüyor, dedi.
Onu hemen susturup;
– Ey kişi, eğer yalan söylüyorsan, Hücurat sûresinin altıncı âyetine göre mes’ul olur, cezâ görürsün, buyurdu.
Ardından;
– Söylediğin doğruysa, Kalem sûresinin onbirinci âyetine göre yine mes’ul olur, cezâlandırılırsın, dedi.
Ve ekledi:
– Akıllı bir insan, durup dururken hiç mes’uliyet altına girer mi?
Sonra ona bakıp;
– En iyisi üçüncü hâli seçip, seni affedelim, buyurdu. Hem gıybeti dinlemek de câiz değildir.
O kimse çok mahcup oldu.
Pişman oldu öyle söylediğine.
Hemen tövbe etti ve;
– Bir daha, hiç kimsenin gıybetini yapmayacağım, dedi.
Üzüntüyle ayrıldı oradan.

Comments are closed.