Âhirete yaramayanlar zararlıdır

Dünya ile âhiret, Doğu ile
Batı gibidir ki, birine yaklaşan, ötekinden uzak olur. Bir kimse,
ibâdetini yapmaz ve geçiminde, kazancında Allahü teâlânın emirlerini ve
yasaklarını gözetmezse, dünyaya düşkün olmuş olur. Allahü teâlâ herkesin
kalbini bundan soğutur. İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
“Dünya,
seni, Allahü teâlâdan uzaklaştıran şeyler demektir. Kadın, çocuk, mal,
rütbe, mevki düşüncesi, Allahü teâlâyı unutturacak kadar aşırı olursa,
dünya olur. Çalgılar, oyunlar, faydasız, boş şeylerle vakit geçirmek,
kumarlar, kötü arkadaş, kötü filmler, dergiler ve romanlar, hep bunun
için dünya demektir. Âhirete faydası olmayan ilimler, dersler de, hep
dünyadır. Hesap, hendese yani matematik ve geometri, astronomi, mantık,
eğer Allahü teâlânın gösterdiği yerlerde yani insanlara hizmet etmek
için kullanılmazsa bunlarla uğraşmak, boşuna vakit öldürmek olur ve
dünya olur. Bu bilgileri bütün derinliği ile, incelikleri ile okumak,
yalnız başına işe yarasaydı, eski Yunan felsefecileri ve son
zamanlardaki Avrupa’nın, Amerika’nın fen adamları, mütehassısları saâdet
yolunu bulur, âhiretteki ebedî azâbdan kurtulurlardı.”
Hakîm Senâî hazretlerinin Hak yoluna girmesine şöyle bir hâdise sebep olur:
Sultan
Gazneli Mahmûd, Hindistan seferine hazırlanmaktadır. Hakîm Senâî de
Sultana yazdığı bir kasîdeyi Ona götürmektedir. Yolda bir meyhânenin
önünden geçerken içeriden, kendisi ile ilgili konuşmalar işitir. Bir
meczûb, meyhaneciye;
-Bir kadeh de Hakîm Senâînin körlüğü için doldur der. Meyhaneci;
-Hakîm Senâî iyi huylu, bilgili, faziletli bir şâirdir. Neden böyle dersin? deyince meczûb;
-Eğer
o, bilgili, yiğit bir kişi olsaydı, dünyada ve âhirette faydası olan
bir işle uğraşırdı. O her gün bir şeyler alırım ümidiyle Sultanın yanına
gidiyor. Saçma sapan sözlerine, şiir adını vermiş. Sultanın yanına
gidip yaltaklık ediyor, ömrünü ziyân ediyor. Akıllı ve bilgili olan
ömrünü ziyân eder mi? Belki neden yaratıldığını düşünürdü. Kıyâmet günü,
“Ey Senâî, huzûrumuza ne getirdin?” diye sorarlarsa ne mâzeret beyân
edecek der. Hakîm Senâî hazretleri bu sözleri işittiğinde kendinden
geçer ve gönlü dünyâdan soğur, Hak yoluna girip, ibâdetle meşgul olur…
Netice
olarak, ölümden önce olan her şeye dünya denir, ölümden sonra faydası
olanlar, dünyadan sayılmaz. Dünya, âhiret için tarladır. Âhirete
yaramayan dünyalıklar, zararlıdır. Harâmlar, günâhlar ve mubâhların
fazlası böyledir. Dünyada olanlar İslâmiyete uygun kullanılırsa, âhirete
faydalı olurlar. Hem dünya lezzetine, hem de âhiret nimetlerine
kavuşulur…