“Aklı olmayanın siyâseti olmaz!”

“Aklı olmayanın siyâseti olmaz!”



“Edep, aklın bir resmidir, edebi olmayanın aklı olmaz, aklı olmayanın siyâseti olmaz, siyâseti olmayanın da mülkü olmaz!”

 
 

Abdurrahmân ibn-i Nasr hazretleri Mısır’da yaşamış olan İslam âlimlerindendir. Mısır’daki Eyyûbî sultanlarının yanında, kâtiplik vazîfesi yaptı. 590 (m. 1194) senesinde Mısır’da vefât etti. Menhec-ül-meslûk adlı eserinde Eyyûbî sultanına şöyle nasihat etmektedir:

“Bil ki, edep; devlet adamının memleketi iyi idâre etmesi için gerekli görülen dört sıfattan biridir. Şayet devlet adamı bundan mahrum kalacak olursa, siyâset ve idâre düzeni bozulur. Edep, aklın bir resmidir, edebi olmayanın aklı olmaz, aklı olmayanın siyâseti olmaz, siyâseti olmayanın da mülkü olmaz.”

“En güzel ziynet haseptir (asâlettir). Şerefi olmayanın hasebi, aklı olmayanın şerefi, edebi olmayanın da aklı olmaz. Edep, meliklerin kalkanıdır. Çünkü onları zulüm yapmaktan engeller, onları ilme yöneltir, eziyet yapmalarına engel olur ve halka karşı şefkat ve merhametli kılar. İnsan akılsızca elde ettiği bir ziynet ve edebe dikkat etmediği hâlde, nail olduğu yüksek mertebe ile övünmesin. Çünkü cehalet onu, o mevkiden indirir. Ayıpları ortaya çıktıktan, günahları çoğaldıktan, medhiyecileri hicvediciye dönüştükten ve dostları düşman olduktan sonra kadri ve gerçek değeri ne ise, o ortaya çıkar. Edepli insanın aklı, dâima doğruyu gösterir, görüşü isâbetlidir, sözü, hoş, işi güzeldir.”

Kays kabilesinden birinin bir Kureyş efendisine şöyle dediği rivâyet olunmaktadır:

“Edebi talep et, zîrâ edep; akılda ziyâdelik, mevki ve makamda kemâliyet, mürüvvete delil, yalnızlıkta arkadaş ve meclislerde bir dosttur. Bu hususta bir Arabî şiirin meâli şöyledir:

İnsanın edebi, et ve kan gibidir. Bu iki şey olmadan, vücûdun düzgün olması düşünülemez. Terbiyeli bir insanı, binlerce câhille tartmış olsak, edepli ağır gelirdi…”

Yine bir güzel sözde; “Edep maldır, kullanılması ise kaidedir” denilmektedir. Hükümdârlardan biri, oğluna vasiyette bulunurken şöyle diyordu:

“Ey oğul! İnsan şu iki şeyle efendiliğe erişir: İlim ve edep… İsterse malı-mülkü olmasın! Ey oğul! Büyüklerle otur. Âlimler arasında bulun, zira onlarla beraber olmak güzeldir, meclislerinde bulunmak bir ganimet ve sohbetleri selâmettir.”

Yine başka bir zât, oğluna şöyle bir tavsiyede bulundu: “Ey oğul! Terbiyeli ol, zira zengin olursan kavmin arasında en şerefli kişi olursun, eğer muhtaç olursan, yine senden vazgeçilmez. Memleketin ileri gelenleri sana muhtaç olurlar.”