Akşehirlizâde Osman Efendi

Hâfız Osman Efendi Kayseri evliyâsındandır. 1734 (H.1147) yılında Konya’nın Akşehir kazâsında doğdu. Bu sebeple Kayseri’de Akşehirlizâde Osman Efendi Hoca diye şöhret buldu. 1811 (H.1226) yılında Kayseri’de vefât etti. Vefatında kısa bir zaman evvel buyurdu ki:
“Kıymetli ömrümüz, günâh işlemekle, kusûr, kabâhat yapmakla, yanılmakla, fâidesiz, lüzûmsuz konuşmakla geçip gidiyor. Bunun için; tevbeden, Allahü teâlâya boyun bükmekten söyleşmemiz, vera’ ve takvâdan konuşmamız hoş olur. Nûr sûresi, otuzbirinci âyet-i kerîmesinde meâlen;
(Ey mü’minler! Hepiniz, Allahü teâlâya tevbe ediniz! Tevbe etmekle kurtulabilirsiniz) buyurmuştur…
Günâhlarına tevbe etmek, herkese farz-ı ayndır. Hiç kimse tevbeden kurtulamaz. Nasıl kurtulur ki, Peygamberlerin (aleyhimüssalevâtü vetteslîmât) hepsi tevbe ederdi. Peygamberlerin sonuncusu ve en yükseği olan Muhammed aleyhi ve aleyhimüssalevât buyuruyor ki: (Kalbimde [envâr-ı ilâhiyyenin gelmesine engel olan] perde hâsıl oluyor. Bunun için her gün, yetmiş kerre istigfâr ediyorum.)
Yapılan günâhta, kul hakkı bulunmayıp, zinâ yapmak, alkollü içki içmek, çalgı dinlemek, yabancı kadınlara bakmak, Kur’ân-ı kerîmi abdestsiz tutmak ve yanlış inanışlara saplanmak gibi, yalnız Allahü teâlâ ile kendi arasında olursa, böyle günâhlara tevbe etmek, pişmân olmakla, istigfâr okumakla, Allahü teâlâdan utanıp, sıkılıp, Ondan afv dilemekle olur. Farzlardan birini özürsüz terk etti ise, tevbe için, bunlarla birlikte, o farzı da yapmak lâzımdır…

KAZÂYA KALAN NAMAZ…
Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
(Bir namâzı özürsüz, vaktinden sonra kılan, seksen hukbe Cehennemde yanacakdır. Bir hukbe seksen senedir. Her senesi üçyüzaltmış gündür. Her günü, seksen dünyâ senesidir.) Kazâya kalan namâzı kılacak kadar vakitlerin her biri geçdikçe, bu bir namâzın günâhı kat kat artar. Yâ birkaç namâz olursa, çok çetin olur. Her ne pahâsına olursa olsun, bir ân önce, kazâ etmek ve afvı için tevbe etmek, çok yalvarmak lâzımdır. Namâz kılmayanın, Allahü teâlânın büyüklüğü karşısında titremesi, erimesi lâzımdır…”