“Âlim ol, fakat ilminle amel et”

“Âlim ol, fakat ilminle amel et”



“Birçok kavimler, âlim idiler. Fakat amel etmedikleri için, onların ilmi aleyhlerine oldu. İlim ile amel beraber bulunur. Biri olmadan diğeri fayda vermez.”

 

Muhammed bin Hasan Serahsî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Türkistan’da Serahs beldesinde yaşadı. Ebû Sa’îd Ebü’l-Hayr’ın üstadı idi. Sohbetlerinde buyurdu ki:

“Gizli olarak yapılan duâ, açıktan yapılan yetmiş duâdan daha üstündür. Kul, açıktan yaptığı iyi bir ameli gizli olarak da yaparsa, Allahü teâlâ meleklerine ‘Bu benîm gerçek kulumdur’ der.” 

“Sağ taraftaki melek, sol taraftakinin emîridir. Âdemoğlu kötü bir iş yaptığı ve sol taraftaki melek de o kötülüğü yazmak istediği zaman, sağ taraftaki melek ona, ‘Acele etme. Belki bir iyilik yapabilir’ der.” 

“İnsan bir iyilik yaptığı zaman, on iyilik yapmış sevâbı kazanır, önce yaptığı bir kötülüğe karşılık, on iyiliğinden bir tanesi çıkarılır. Geriye dokuz iyilik kalır. Bunun üzerine şeytan; ‘Âdemoğlunu, kat kat sevâba ulaştıran kimseye yazıklar olsun’ der.” “Cennete sâlih amelle kavuşulur. Allahü teâlânın rahmetinden ümitli olunuz. Azâbından da korkunuz. Sâlih amellere devam ediniz.” 

“Bir topluluk bir arada otururlar, Cennet ve Cehennemden bahsetmezlerse, melekler, ‘bunlar iki büyük şeyden gâfil oldular’ derler.” 

“Cennet ve Cehennem, Âdemoğlunun konuştuklarına kulak verirler. Kişi Cenneti isterse, Cennet, Allahım! Onu Cennete koy der. Kişi Cehennemden Allahü teâlâya sığınınca, Cehennem, ‘Allahım! Onu benden muhafaza buyur’ der.”

“Dünyâya âit emelini kısa yaparsan, dünyâyı terkin tadını kazanırsın. Sen âlim ol, fakat ilminle amel et. Birçok kavimler, âlim idiler. Fakat amel etmedikleri için, onların ilmi aleyhlerine oldu. İlim ile amel beraber bulunur. Biri olmadan diğeri fayda vermez. Sen azı seç. Aza sahip olanların bahçesinde dolaş. Böyle yaparsan, kalbinin meyvesine kavuşursun. Bil ki, Cehennem nefsin arzu ve istekleri ile, Cennet de, nefsin istemediği şeylerle kuşatılmıştır, öyleyse Resûlullahın sünnet-i seniyyesine uy. O’nun davet ettiği şeye davet et. Eğer böyle yaparsan, Allahü teâlânın velî kulu, Resûlünün (sallallahü aleyhi ve sellem) emîni, müttekilere de İmâm (rehber) olursun. Tevâzu et. Şeref, Allah ve Resûlünün emirlerine itaatle olur. Kişi âhıreti için dünyâsını terk ederse, hem dünyâ ve hem de âhıret şerefine kavuşur. Kul, âhıretini dünyâya tercih edince, en kâmil mertebesine ulaşır. İmânın hakîkatini, nefsini dünyâdan çevirmekte ara. Nefsini, âhıreti istemeye zorla. Akıllı kimse, nefsine ceza verip, âhıreti için iyi ameller yaptırandır.”