Allah için git, onu ikaz eyle!

Emir Sultan’ın bir talebesi şöyle anlatıyor:
“Hocam bana ‘Balıkesir’e git. Falan câmide bir imam var, ancak itikadı bozuktur. Allah için git onu ikaz eyle!’ buyurdu.
‘Başüstüne!’ dedim.
Sonra da içimden ‘yolda ne ile meşgul olayım?’ diye sormayı düşündüm.
Düşüncemi anladı.
Ve tespihini uzatıp;
‘Bu, benim tespihimdir. Yol boyunca hep zikirle meşgul olursun’ buyurdu.
Alıp koydum cebime.
Ama korku düştü içime!
‘Ya bu kıymetli tespihi kaybedersem!’ diyordum.
Balıkesir’e vardım.
İmamla görüştüm.
Ve ayrıldım.
Akşam vakti bir dere kenarında abdest alıyordum ki ayağım kumlardan kaydı ve tespihi düşürdüm elimden.
Çok aradım, bulamadım.
Çok üzüldüm ve ağladım!
Hocamın tespihiydi çünkü. Gidince ne diyecektim kendilerine? O üzüntüyle Bursa’ya dönüp huzuruna girdim. Bana bakıp ‘Yolculuk nasıl geçti oğlum?’ diye sordular.
Ben cevaben;
‘İyi geçti efendim, ancak derede abdest alırken tesbihi suya düşürdüm’ dedim.
Gülümsedi.
Ve ‘Biz de seninleydik ve biz onu düşürmedik’ buyurdu.
Elini cebine attı.
O tespihi çıkardı ve bana uzatıp ‘Al, ömür boyu kullan’ buyurdu…”

Comments are closed.