Allah size niçin azap etsin?

Allahü teâlânın bildirdiklerine îmân edenler, emirleri yapıp, yasak ettiklerinden sakınanlar, dünyada da, âhirette de rahat edecekler, inkâr ve isyan edenler ise, azap göreceklerdir.

İyilik yapana teşekkür edileceğini, herkes bilir. Bu, insanlık îcâbıdır. İyilik edenlere hürmet edilir, nimet sâhipleri, büyük bilinir. Bunun için, her nimetin hakîkî sâhibi olan Allahü teâlâya şükretmek, insanlık îcâbıdır. Aklın lüzum gösterdiği bir vazîfe, bir borçtur.

Nisâ sûresinin 147. âyetinde meâlen;
(Allahın nimetlerine şükreder ve îmân ederseniz, Allah size niçin azap etsin?) buyurulmaktadır.

Avn bin Abdullah hazretleri;
“Allahü teâlâ âhiret için çalışanın dünya işlerine kâfi gelir, dünyası hususunda ona yardımcı olur. Kim Allahü teâlâya karşı hâlini düzeltirse, Allahü teâlâ onunla insanlar arasını düzeltir, güzel yapar. İçini düzeltenin, Allahü teâlâ dışını düzeltir, güzel yapar” buyurmuştur.

Allahü teâlâ, kerîm, rahîm olduğu gibi, azâbı da şiddetlidir, can yakıcıdır. Bu dünyada, çoklarını fakirlik ve sıkıntılar içinde yaşattığını görüyoruz. Nice kullarını, hiç çekinmeden azaplar içinde yaşatıyor. Çok kerîm ve rezzâk olduğu hâlde, ziraat, çiftçilik sıkıntıları çekilmezse, bir lokma ekmek vermiyor. Herkesi yaşatan O olduğu hâlde, yemeyen, içmeyen insanı yaşatmıyor. İlâç kullanmayan hastaya şifâ vermiyor. Yaşamak, hasta olmamak ve mal sahibi olabilmek gibi, dünya nimetlerinin hepsi için sebepler yaratmış, sebebine yapışmayanlara hiç acımayıp, dünya nimetlerinden mahrum bırakmıştır. Âhiret nimetlerine kavuşmak da böyledir. İnkârı, kalbi ve ruhu öldüren zehir yapmıştır. Tembellik de, ruhu hasta yapar. Bunlara ilâç yapılmazsa, ruh hastalanır, ölür. İnkârın ve câhilliğin biricik ilâcı, ilimdir. Tembelliğin ilâcı da, her ibâdeti yapmaktır. Bir kimse, dünyada zehir içer ve Allah rahîmdir, zehrin zararından beni korur derse, hastalanır, ölür. Şeker hastası da, tatlı yerse, hastalığı artar.

Kur’ân-ı kerîmde Mâ’ûn sûresinde meâlen;
(Ey Resulüm, kıyâmet gününü inkâr eden, yetîmi sertlik ve sitemle defedip hakkını gasbeden, fakiri doyurmayan ve başkalarını da fakire iyilik yapmaya teşvik etmeyen o kimseyi gördün mü? Namazlarını gaflet ile kılanlara ve riya, gösteriş yapanlara ve zekâtı vermeyenlere şiddetli azap vardır) buyurulmaktadır.

Netice olarak, Allahü teâlânın bildirdiklerine îmân edenler, emirleri yapıp, yasak ettiklerinden sakınanlar, dünyada da, âhirette de, rahat edecekler, inkâr ve isyan edenler ise, azap göreceklerdir.

Nahl sûresinin 33. âyetinde meâlen buyurulduğu gibi:
(Allahü teâlâ, kullarına zulmetmez, haksızlık etmez. Onlar, kendilerini azâba, acılara sürükleyen bozuk düşünceleri, çirkin işleri ile kendilerine zulüm ve işkence ediyorlar.)