Allah tevbe edeni affeder

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Her gaflet ve hatanın kefareti vardır. Müminlerin günahlarının kefareti, tevbe istiğfardır. Kur’an-ı kerimde mealen, (Allahü teâlâya tevbe istiğfar eden, mutlaka Onu affedici bulur) buyuruluyor. Peygamber efendimiz de, (Çok istiğfar okuyun! İstiğfara devam edeni, Allahü teâlâ hastalıklardan, her dertten korur, ummadığı yerden rızıklandırır) buyuruyor.
Seyyid Abdullah-ı Dehlevî hazretleri zamanında, Hindistan’da, bulaşıcı bir hastalık olan veba zuhur eder. Abdullah-ı Dehlevî hazretlerine adam gönderip dua yazmasını isterler. O mübarek zat da, bir kâğıda, bir şey yazıp verir. Adam, kâğıdı getirip teslim eder. Orada (İstiğfar edin, tevbe edin) yazıyormuş. Onlar da, tevbe edince, veba hastalığı bıçak gibi kesilir.
İstiğfar etmek çok kıymetlidir. Kazadan, beladan muhafaza eder. Yola çıkarken mutlaka üç kere istiğfar duasını okumalı. Yani (Estagfirullâhel’azîm, ellezî lâ ilâhe illâ hüv el hayyel kayyûme ve etûbü ileyh) demeli. (Bismillahillezî lâ yedurru me’asmihî şey’ün fil erdı ve lâ fissemâi ve hüvessemî’ul alîm) okumak da, yerde ve gökte kazadan, beladan korur. Her ikisini de okumak daha iyidir.
İmam-ı Cafer-i Sadık hazretleri, kendisinden nasihat isteyen Süfyan-ı Sevrî hazretlerine buyurur ki:
Çok sözün faydası yoktur, hattâ zararı olabilir. Ben dedelerimden işittim. Resulullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimizden bildirilen şeylerden üçü şöyledir: Allahü teâlânın nimetine kavuşan ve bu nimetin devamlı olmasını isteyen kimse, Allah’a hamdini ve şükrünü çoğaltsın! Zira Allahü teâlâ, İbrahim sûresi yedinci âyetinde mealen, (Nimetlerimin kıymetini bilir, emrettiğim gibi kullanırsanız onları artırırım. Kıymetini bilmez, bunları beğenmezseniz, elinizden alır şiddetli azap ederim) buyuruyor. Bir kimse, rızkı azaldığı zaman çok tevbe ve istiğfar etsin! Zira Allahü teâlâ Nuh sûresinde tevbe ve istiğfar edenlerin, günahlarını bağışlayacağını ve rızıklarını artıracağını vadediyor. Sıkılan veya bir belaya uğrayan, (Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhil-aliyyil-azîm) desin! Allahü teâlâya yemin ederek söylüyorum ki, bunları yaparsan maddî manevî çok ihsanlara, iyiliklere kavuşursun.