Allah yardımcın olsun!..

Hazret-i Ömer “radıyallahü anh” halîfe olunca, Eshâb-ı kirâm maaş tâyin ettiler. “Bu ücret fazla!” dedi kabul etmedi. Yarısında anlaştılar. Daha sonra arttırmak istedilerse de, bunu ona söylemek yürek isterdi. İki sahâbî bunu göze alıp giderken hazret-i Osmân onları gördü.
Ve durup sordu:
“Böyle nereye?”
“Halîfeye gidiyoruz, maaşını arttıralım diye teklîf edeceğiz”.
“Bence gitmeyin!”
“Niçin gitmiyelim?”
Çünkü kabul etmez. Üstelik de sinirlenip size kızar. Ama kızı Hafsa’ya söylerseniz belki Onu kırmaz” buyurdu.
Onlar o zaman;
“Peki” dediler.
Ve doğruca hazret-i Hafsa’ya gittiler. Durumu anlatıp; “Bizim gönderdiğimizi söyleme” dediler. Hazret-i Hafsa babasına gidip arz etti meseleyi. Ama korkulan oldu.
Hem kabul etmedi.
Hem de celâllendi.
Ve hazret-i Hafsa’ya dönüp; “Kızım seni bana kim gönderdi?” diye gürledi.
Hazret-i Hafsa sesi titreyerek;
“Söyleyemem babacığım, söz verdim” dedi.
“Peki Allah için söyle kızım. O Serverin kaç tâne elbisesi vardı?”
“Sâdece iki kat.”
“Yemeği neydi?”
“Arpa ekmeği.”
“Yaygısı neydi?”
“Kaba kumaştan bir yaygımız vardı. Kışın yorganımızdı, yazın minderimiz.”
Hazret-i Ömer o vakit kızına;
“Ey kızım, Resûlullahın yaşayışı böyle iken, başka türlü yaşamak Ömer’e yakışır mı? Git söyle onlara. Bir daha böyle şeyler için seni bana göndermesinler!” buyurdu.