Allahın rahmetinden ümidini kesmemelidir

Allahın rahmetinden ümidini kesmemelidir



Allahü teâlâdan korkmalı, Onun rahmetinden ümidi kesmemelidir. Ümit, recâ, korkudan çok olmalıdır.

 

Ahmed bin Handan hazretleri evliyânın büyüklerindendir. İran’da, Nişâbûr’da doğdu.. Ömrünün son yirmi yılını Mekke’de geçirdi. 311 (m. 923)’de orada vefât etti. Sohbetlerinde buyurdu ki:

“Allahü teâlâya ibâdet edenlerin, ibâdetleri ile âsiler üzerine büyüklük göstermesi, günahlarından daha kötüdür ve kendisine zararlıdır.”

“Allahü teâlâya ibâdet edenler, tâatlerini çok gördükleri takdîrde; yaptıkları tâat kendileri için, âsilerin isyanından daha kötü olur.”

“İnsan, başkalarının hatâlarını göreceği yerde, kendi hatasını görmeli. Nefsinin yaptığı hataları görmeli ve ona kızmalıdır.”

“Allahü teâlâya sadakat ile bağlananı, dünya musîbeteri ve diğer şeyler, onu Allahtan uzaklaştıramaz.”

“En iyi insan kalp kırmayandır. En hayırlı iş dinimize hizmettir. İstişare etmek nefsi kırar. Çok ibâdet yapsan da tövbe et! İnsan duâ alarak Allaha yakın olur. Herkese sıkıntı veren kibirlilerdir. Müminin yüzüne bakmak ibâdettir. Ölümü çok düşünmek, ömrü uzatır. Günde 25 defa (Allahümme bâriklî fil mevt ve fî mâ ba’delmevt) okuyan şehit olarak ölür. Gece Âmenerrasulüyü okuyana, her şey için yeterlidir. Bu iki âyeti yatsıdan sonra okuyana, geceyi ibadetle geçirmiş sevabı verilir. Tebârekeyi okumadan yatma! Kabir azabını defeder. Her gece Tebâreke okuyan, Kadr gecesini ihya etmiş gibi sevaba kavuşur. Evden çıkarken Âyet-el kürsî okuyana, melekler, evine gelinceye kadar duâ eder.

Dünya nîmetleri geçicidir. Ömürleri pek kısadır. Bunları ele geçirmek için dînini vermek ahmaklıktır. İnsanların hepsi âcizdir. Allahü teâlâ dilemedikçe, kimse kimseye fayda ve zarar yapamaz. İnsâna Allahü teâlâ kâfîdir. Allahü teâlâdan korkmalı, Onun rahmetinden ümidi kesmemelidir. Ümit, recâ, korkudan çok olmalıdır. Böyle olanın ibâdetleri zevkli olur. Gençlerde korkunun daha fazla olması, ihtiyârlarda recânın daha fazla olması lâzımdır denildi. Hastalarda recâ fazla olmalıdır. Korkusuz recâ ve recâsız korku câiz değildir. Birincisi emîn olmak, ikincisi ümitsiz olmaktır. Hadis-i kudsîde, (Kulumu, beni zannettiği gibi karşılarım) buyuruldu. Zümer sûresindeki elliüçüncü âyet-i kerimesinde meâlen, (Allah bütün günahları affeder. O gafûrdur, rahîmdir) buyuruldu. Bunlardan, recânın fazla olması lâzım geldiği anlaşılmaktadır. (Allah korkusundan ağlayan, Cehenneme girmez) ve (Benim bildiğimi bilseydiniz, az güler çok ağlardınız) hadis-i şerifleri de, havfın, korkunun fazla olması lâzım geldiğini göstermektedir.”