Allahü teâlâ, ölüye de işittirir

(Dünden devam)
Evliya da, enbiya da, yaşarken gaybı bilmedikleri gibi, ölünce de bilmezler. Bundan Allahü teâlânın diledikleri müstesnadır. Yani Allahü teâlânın, yaşarken de, vefat ettikten sonra da, kendilerine gaybı bildirdikleri, bunun dışındadır. Vehhabîlerin (Ölü işitmez) demeleri de çok yanlıştır, çünkü ruh ölmez. İşiten ruhtur. Sadece enbiyanın, evliyanın ruhları değil, kâfirlerin ruhları da işitir. Ölülerin işittiklerine dair çok hadis-i şerif vardır. Birkaçı şöyledir:
(Eğer kabre konan kişi mümin ise, kabri genişletilir. Kıyamette insanlar diriltilinceye kadar kabri hoş kokularla doldurulur. Kabre konan kişi kâfir ise, demirden bir tokmakla başına vurulur. Öyle bir çığlık atar ki, cin ve insanların dışındaki bütün canlılar işitir. Kabri öyle daraltılır ki, kaburga kemikleri birbirine geçer.) [Buhârî]
(Kabir azabı vardır.) [Buhârî] (Azap diriye yapılır.)
(Kabir, ya Cennet bahçesi veya Cehennem çukurudur.) [Tirmizî]
(Ölü kabre konurken, ayak seslerini işitir.) [Buhârî] (Diri olan işitir.)
Bedir’de şunlar öldü gitti denilince, öldü denmesin diye Allahü teâlâ mealen buyurdu ki:
(Fî-sebîlillah [Allah yolunda] öldürülenlere ölü demeyin. Onlar diridir, ama siz bunu anlayamazsınız.) [Bekara 154]
Demek ki, can çıkmakla insan ölmüyor, ruhu bedenden ayrılıyor. Beden çürüse de, ruh işitiyor, iş yapıyor. Hazret-i Hızır’ın ruhunun iş yapması, yardıma koşması da böyledir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Uhud’da şehid olan kardeşlerinizin ruhları, yeşil kuşlarla Cennete gitmiştir. Onlar Cennetin ırmaklarından su içer, meyvelerinden yiyip Arş’ın gölgesinde asılı altın kandillerle giderler, istirahat ederler. Yiyeceklerin, içeceklerin lezzetini ve orada yaşanan hayatın güzelliklerini tattıkları zaman, “Allahü teâlânın bizlere neler verdiğini kardeşlerimiz bilselerdi de, cihaddan çekinmeselerdi” dediler. Allahü teâlâ da, “Ben onlara, sizin durumunuzu bildiririm” buyurdu.) [Müslim]
İşte bu durumun bildirildiği, o âyetin meali: (Allah yolunda öldürülenleri ölü sanmayın, onlar Rableri indinde diridir ve Allah’ın bol nimetinden sevinç içinde rızıklanırlar. Arkalarından kendilerine ulaşamayanlara [henüz şehid olmamışlara, şehitlikte] korku olmadığını ve üzülmeyeceklerini müjdelemek isterler.)
[Al-i İmran 169] (Devamı var)