Allahü teâlâya hamd olsun ki…

Sultan Âlemgir Han, bir gün Seyfeddin Faruki hazretlerini, bahçesine davet etti. Bahçenin ortasında süslü bir havuz, içinde gözleri elmas, bedeni altından “balık” şekilleri vardı.

O, bahçeye geldi.
Havuzu fark etti.
Ancak o balık şekillerini görünce, sultana “Önce şu putları kırın” dedi.
Hepsini kırıp yok ettiler.
Sultan, “Allah adamlarına” muhabbet beslediği için bu durumlara memnun oluyordu.
Allah’a şükretti.
Ve ellerini kaldırıp;
“Yâ Rabbî! Benim zamanımda böyle evliya yetiştiği için sana sayısız şükürler olsun” dedi.
Onun bir oğlu vardı.
Şehzade Âzam Şah.
Bu büyük velinin sohbetiyle şereflenmek için dergâha geldi. Ancak dergâh çok kalabalıktı…
İçeri girmek zor oldu.
Girdi ama bu arada başından sarığı düştü ve izdihamdan elbisesi bir yerlere takılıp yırtıldı. Muhammed Seyfeddin hazretlerinin feyizli ve bereketli sohbetiyle şereflendi…
Sonra eve geri döndü.
Yaşadıklarını anlattı.
İnsanların, bu büyük veliye karşı duydukları iştiyakı, arzuyu ve gösterdikleri rağbet ve gayreti babasına anlatınca Sultan çok sevindi…
Çok memnun oldu.
Gönlüne huzur doldu.
Ve o sevinçle “Allahü teâlâya hamd olsun ki benim zamanımda sultanların bile huzuruna zorlukla çıkabileceği evliya kullar yarattı” diye şükretti.

Comments are closed.