Altıparmak Mehmed Efendi

Altıparmak Mehmed Efendi, Osmanlı devleti zamanında yetişen hadîs âlimlerindendir. 1033 (m. 1623) senesinde Mısır’da vefât etti. “Me’âric-ün-nübüvve” tercümesinden bazı bölümler:
Allahü teâlâ, âyet-i kerimede meâlen; “Ben yeryüzüne halîfe halk ediciyim” buyurdu. Melekler; “Yâ Rabbî yeryüzünde fesad çıkarıp kan dökenleri mi yaratacaksın?” dediler. Cenâb-ı Hak; “Sizin bilmediğinizi ben bilirim” buyurdu. Melekler pişman oldular. Gadâb-ı ilâhiden korktuklarından, her gün Arş’ı tavaf edip, ağlayıp sızlayarak yine O’na sığınırlardı. Hak teâlâ onlardan hoşnud olup, hâllerine acıdı ve; “Ey meleklerim! Sizler mağfiretimi ister misiniz?” buyurdu. Melekler; “İsteriz yâ Rabbî! Biz bilmediğimiz işe karıştık. Affedip gadabından bizi emin eyle” dediler. Cenâb-ı Hak buyurdu ki: “Arş’ın altında bir nehir vardır. Ondan abdest alın.” Melekler o nehirden abdest aldılar. Allahü teâlâ onlara: “Sübhâneke Allahümme vebihamdike eşhedü enlâ ilahe illâ ente estagfirüke ve etûbü ileyke, duasını okuyun” buyurdu. Melekler; “Yâ Rabbî! Bu amelin sevâbı nedir?” diye sordular. Allahü teâlâ; “Ellerin, ayakların, yüzlerin işlediği ve bilcümle bütün günahları, onunla affedip, temizlerim” buyurdu. Melekler; “Ey Rabbimiz! Bu ihsan bize mi mahsustur. Yoksa her kim bu ameli işlese mağfiretin ile müşerref olur mu?” dediler. Cenâb-ı Hak: “Bu amel, ümmet-i Muhammed’e mahsustur. Bu ümmetten bir kimse çok günahkâr olsa, abdest aldığı gibi, onu bütün günahlarından temizlerim ve Cennetime sokarım” buyurdu…
Nakl olunur ki:
Cebrâil aleyhisselâm yaratıldığı zaman kendine baktı. Hüsn-i cemâlinin ve nûrâniliğinin şükrânesi olarak iki rek’at namaz kıldı. Namazı otuzbin senede edâ edip, dedi ki: “Yâ Rabbî! Benim gibi amel eden kulun var mıdır?” Allahü teâlâdan şu hitab geldi: “Yâ Cebrail! Ahir zamanda bir taife gelir. Az zamanda iki rek’at namaz kılarlar. Kalb meşguliyeti ve çok eksiklerle kıldıkları o iki rek’at namazı, senin kıldığınla değiş!” Cebrail aleyhisselâm; “Böyle ise nasıl değişeyim?” dedi. Bunun üzerine Allahü teâlâ buyurdu ki: “Senin hiçbir ihtiyâcın ve hiçbir mânin yok iken ibâdet ediyorsun. Bu kolaydır. Fakat onlar zayıf bünyeleri ile birçok mâniler ile ibâdet ederler. Bir taraftan çoluk-çocuk, bir taraftan mal toplama fikri, diğer taraftan da düşman ve şeytan ile cihâd ederler. Bütün bunları dinlemeyip namazlarını edâ ederler. Bunların sevabının fazla olması, ihsânıma ve hikmetime uygundur.”