Amca oğluma çok imrenmiştim

Amca oğluma çok imrenmiştim



“Hasan köye dönünce bana kasabayı ve okulu anlattı, aldığı ders kitaplarını gösterdi…”

 

Haziran ayında zemheri yaşamış gibi olmuştuk ama akşama doğru ortalık biraz durulmuştu, ancak bu defa da gece şiddetli bir soğuk olmuştu. Ertesi gün kalktığımızda her şey güllük gülistanlıktı…

Tamam tekrar hazirana dönmüştük ama bütün ekinler yok olmuştu. Bir kısmını sel götürmüş kalanları da fırtına ve dolu vurmuştu. Artık o ekinlerden bir hayır gelmezdi. Dolu ve soğuk hepsini heba etmişti.

Bu afet sanki bize bir ilahi işaretti. 80 yaşındaki dedem, ilk defa böyle bir şeyi yaşadığını söylüyordu. Bir deprem enkazını andıran tarlaları selden ve çamurdan temizledikten sonra ne ekebilecektik?

Köyümüzde kahve olmadığı için millet okulun önündeki meydanda toplanmış, durum değerlendirmesi yapıyordu. Her kafadan bir ses çıkıyordu. Kimisi tekrar mısır ekilmesini kimisi buğday ekilmesini öneriyordu. Kimileri tarlaların çayır olarak bırakılmasını istiyordu. Uzun tartışmalar konuşmalar olmuş bir karara varılamamıştı. Ancak çoğunluğun fikri buğday ekilmesinden yana olmuştu.

Sonunda temizlenip yeniden sürülen tarlalara buğdaylar ekilmişti. Ancak çoğumuz bu ekilen buğdaylardan pek ümitli değildik. Ama yine de şer gibi görünen bir şeyde hayır vardır. Biz belki de bu şekilde imtihan ediliyorduk.

Nitekim ondan sonraki gün ve aylarda havalar çok güzel gitti. Ne fırtına oldu ne başka bir şey. Sonra o ekinler büyüdü, diz boyu oldular. Biçilme ve hasat zamanı geldi. Harmanlar çekilip savrulunca en azından kışın idare edeceğimiz kadar buğdayımız olmuştu.

Bu arada amcamın oğlu Hasan, kasabaya gidip ortaokula kayıt yaptırmıştı. Onun ağabeyi Hüseyin o yıl ortaokulu bitirmiş Artvin Öğretmen Okulunu kazanmıştı. Ağabeyi Artvin’e giderken Hasan da kasabada kayıt yaptırmıştı. Köye dönünce bana kasabayı ve okulu anlattı. Hatta aldığı ders kitaplarını bile göstermişti. Ben heyecanla dinlemiş âdeta kendimden geçmiştim. Kararım, ne olursa olsun kasabaya gidip okula kayıt yaptırmaktı.

Hasan da “istiyorsan beraber gider senin de kaydını yaptırırız” deyince havalara uçmuştum.

Benim okula gitmemi o da çok istiyordu. Çünkü birbirimizi çok seviyorduk. Candan arkadaştık. Çocukluğumuz beraber geçmişti. Dağda, kırda bayırda, oyunda çobanlıkta her yerde beraber büyümüştük. Evlerimiz de karşı karşıyaydı. Ama bunu babama nasıl anlatacaktım? DEVAMI YARIN