Ameldeki dört mezhebin durumu

Ameldeki dört mezhebin durumu



Ehl-i sünnet âlimleri, dört mezhebin hâlini, bir şehir ahalisinin hâline benzetmişlerdir…

 

 

Sual: Amelde, ibadetleri yerine getirmekte dört hak mezhebin, ictihatlarının farklı olmasının mesela Şafiide cemaatin Fatiha okumasının, Hanefide okumamasının sebebi, hikmeti nedir?

Cevap: Ehl-i sünnet âlimleri, amelde hak olan dört mezhebin hâlini, şöyle bir misal ile anlatmışlardır:

“Amelde hak olan dört mezhebin hâli, bir şehir ahalisinin hâline benzer ki, önlerine çıkan bir işin nasıl yapılacağı kanunda bulunmazsa, o şehrin eşrafı, ileri gelenleri toplanıp, o işi kanunun uygun bir maddesine benzeterek yaparlar. Bazen uyuşamayıp, bazısı devletin maksadı, beldeleri tamir ve insanların rahatlığıdır der. O işi, rey ve fikirleri ile, kanunun bir maddesine benzetir. Bunlar, Hanefi mezhebine benzer.

Bazıları da, devlet merkezinden gelen memurların hareketlerine bakarak, o işi, onların hareketine uydurur ve devletin maksadı, böyle yapmaktır derler. Bunlar da, Maliki mezhebine benzer.

Bazıları ise kanunun ifadesine, yazının gidişine bakarak, o işi yapma yolunu bulur. Bunlar da, Şafii mezhebi gibidir. Bir kısmı ise, kanunun başka maddelerini de toplayıp, birbiri ile karşılaştırarak, bu işi doğru yapabilmek yolunu arar. Bunlar da, Hanbeli mezhebine benzer. İşte şehrin ileri gelenlerinden her biri, bir yol bulur ve hepsi, yolunun doğru ve kanuna uygun olduğunu söyler. Kanunun istediği ise, bu dört yoldan biridir. Fakat, kanundan ayrılmaları, kanunu tanımadıkları için, devlete karşı gelmek için olmayıp, hepsi kanuna uymak, devletin emrini yerine getirmek için çalıştıklarından, hiçbiri suçlu görülmez. Belki, böyle uğraştıkları için, beğenilir. Fakat, doğrusunu bulan daha çok beğenilip, mükafat alır.

Dört mezhebin hâli de böyledir. Allahü teâlânın istediği yol, elbette birdir. Dört mezhebin ayrıldığı bir işte, birinin doğru olması lazımdır. Fakat, her mezhep imamı, doğru yolu bulmak için uğraştığından, yanılanlar da affolur. Hatta sevap kazanır. Çünkü, Peygamber efendimiz;

(Ümmetime, yanıldığı ve unuttuğu için ceza yoktur) buyurdu. Bu ayrılıkları bazı işlerde olup, ibadetlerin çoğunda, yani Kur’ân-ı kerimin ve hadîs-i şeriflerin açık olarak bildirdikleri ahkamda, hükümlerde ve inanılacak şeylerde, iman konusunda aralarında tam birlik bulunduğundan, birbirini kötülemezler.”