Annesi hayatta olsaydı…

(Dünden devam)
Hazret-i Ali sevindi, gözleri yaşardı. Sevgili Peygamberimiz, kızı Hazret-i Fatıma’yı çok severdi. Bir ara mübarek kalplerine, “Fatıma’nın annesi hayatta olsaydı, çeyizini hazırlardı” düşüncesi geldi.
Mahzun olmuşlardı.
***
Hak teâlâ emretti.
Hazret-i Cibril geldi.
Ve Hak teâlânın “Habibime selam söyle, hiç merak etmesin. Fatıma’nın bütün ihtiyaçlarını, elbiselerini cennetten temin edip yakında mümin ve sadık bir kuluma vereceğim” buyurduğunu haber verdi.
***
Efendimiz bunu işitti.
Fevkalade sevindi.
Ve secde-i şükre vardı.
Cebrail aleyhisselam Hak teâlânın huzuruna varıp tekrar geri döndü. Elinde bohçayla örtülmüş bir altın sini ve yanında bin melek vardı.
***
O sinileri getirdiler.
Efendimize arz ettiler.
Resûl-i Ekrem Efendimiz bunları görünce “Ey kardeşim Cebrail! Hak teâlânın bize emri nedir, bu siniler ne içindir?” diye sordu.
Hazret-i Cibril “anlatayım” dedi.
***
Ve “Yâ Resulallah! Hak teâlâ sana selam etti ve ‘Ben, Habibimin kızı Fatıma’yı Ali’ye verdim ve Arş-ı âlâ’da nikâh ettim/evlendirdim. Habibim de Eshabı arasında nikâh etsin. Sinilerin birinde cennet elbiseleri var, Fatıma’ya giydirsin. Diğer sinilerde cennet yemekleri var, onlarla da Eshabına ziyafet versin’ buyurdu” diye haber verdi. (Devamı yarın)