Ârif Hikmet Bey

Ârif Hikmet Bey, Yüzbeşinci Osmanlı Şeyhülislâmıdır. 1201 (m. 1786) senesinde İstanbul’da doğdu. 1275 (m. 1858) senesinde İstanbul’da vefât etti.
Bu mübarek zat, buyurdu ki:
“Ramazan orucu, bir seneden diğer seneye kadar, şeytanın insan vücûduna giriş yollarını kapatmak için emrolunmuştur. Eğer oruçlu, orucu kusursuz olarak eda ederse, şeytan ona vesvese ve diğer hilelerle zarar veremez.”
“Kulun haccının kabûlü ve üzerine rızâ hil’ati konmasının alâmeti, hacdan Muhammed aleyhisselâmın ahlâkı ile dönmesi, hemen hiç günâha yaklaşmaması, kendini Allahü teâlânın hiçbir mahlûkundan yüksek görmemesi ve ölünceye kadar, dünyâ işlerinden hiçbirisine dalmaması, zahmet etmemesidir. Haccının kabûl olmadığının alâmeti ise, hacdan dönüşte evvelki hâli üzere bulunmasıdır.”
“Mescidler, Allahü teâlânın huzûr meclisleridir. Allahü teâlânın huzûrunda cemâatten önce gidip oturmak, hiçbir suç ve günah işlemeyen, günahtan uzak veya yaptıklarına pişman olarak kesin tövbe etmiş, velâyet mertebesine kavuşmuş, amellerini gizli tutan, Hak teâlâ tövbelerini kabûl etmiş olan bâtınî keşif sahibi gibi, ancak Allahü teâlâya yakın olanların işidir.”
“Bir şey yapmak istiyorsan, sana yakışanı yap. İnsanlar, bir şey vermediğin için seni cimrilikle itham etmesinler, bu yüzden sana karşı çıkmalarına meydan verme. Çünkü velî olmanın şartlarından biri de şudur Bu gibileri, yanlarında bin dinar olsa da bunu bir fakire verseler, verdikleri paranın onların nazarındaki kıymeti, toprak üzerinde bulunan bir çakıl taşından daha kıymetsizdir.”
“Ramazan orucu tam bir aydır. Ya yirmidokuz gün veya otuz gün olur. Oruç; Hazreti Âdem’in, Cennetteki ağacın meyvesinden koparıp yemesinin kefaretidir. Hak teâlâ, buna kefâret olarak oruç tutmasını emretmiştir.”
MÜ’MİN KARDEŞİNİ UNUTMA!
“Şayet biriniz kendisini ilâhî huzûrda hissederse, yalnız kendi nefsi için duâ etmemeli, başkası için de himmet ve çabasını esirgememelidir. Yapacağı duâların çoğu, mü’min kardeşleri için de olmalıdır.”
“Farz, vâcib gibi dini her emir, Allahü teâlâ ile birlikte bulunmaya vesiledir. Günah, mekrûh gibi nehyedilenler ise, Allahü teâlâ ile kul arasında birer perdedirler.”
“Ramazân-ı şerîfin son on gününde, gece ibadetinden geri kalmayınız. Hattâ bütün Ramazan gecelerini ibâdetle geçiriniz. Çünkü Kadir gecesi bu aydadır.”