Arkadaş seçerken

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Salih insanlarla arkadaş olmalı, yoksa sonu felaket olur. Hadis-i şerifte, (İnsanın dini, arkadaşının dini gibidir) buyurulduğu için, devamlı görüştüğümüz insanları, özellikle evleneceğimiz kimseyi seçerken çok dikkatli olmalı, çünkü devamlı onunla beraber olacağız. İş seçerken de, hayırlı işi tercih etmeliyiz, neticede bu da bir arkadaştır. Ayrıca, okuduğumuz gazete, kitap ve dergiler de hep arkadaştır, bu yüzden çok dikkat etmeliyiz. Öyle bir yere, öyle bir arkadaşa gitmeli ki, ondan bir şey istifade etmeli. İki Müslüman, bir araya gelince, mutlaka kalbden kalbe bir şey akar. Bu yüzden, başlangıçta, kabir ziyareti yasak edilmişti. Çünkü ölenlerin hepsi kâfirdi. Ziyarete gidenlerin kalbleri kararacaktı. Müslümanlar da, vefat etmeye başlayınca, kabir ziyaretine izin verildi. Bizler de büyük zatların kabirlerine, onların kalblerindeki sevgi ve feyzin bizim kalbimize de akması için gidiyoruz. O hâlde ihlâslı, salih insanlarla görüşmeli ki, onların ihlâsı bize de bulaşsın!
ARKANA BAK!
Bir derviş, ıssız bir yerde, basit bir çardağın içinde zikredip, ibadetten başka hiçbir şey yapmazmış. Oranın hükümdarı, yardımcılarıyla beraber yakınlarından geçerken, görüp yanına gelir. Ama derviş yerinden kıpırdamaz. Hükümdar, (Beni tanıdın mı?) diye sorar. (Tanıdım) der. (Peki, niye ayağa kalkmıyor, hürmet göstermiyorsun?) diye sorar. (Neden kalkayım ki, bana bir menfaatin yok. Benim gibi bir kulsun. Senden kimin menfaati varsa, o kalksın) der. Hükümdar, (Sen ermiş birine benziyorsun. Bana ne nasihat verirsin?) der. O da, (Arkana bak!) der. (Arkamda ne var, bir şey görmüyorum) deyince, (Zaten bir şeyi gördüğün yok, onu nasıl göreceksin! Azrail arkandan geliyor, ruhunu almak için vaktini bekliyor) der. Hükümdar, (Peki ne yapmalıyım?) der. (Şimdiye kadar dünya için çalıştın, biraz da âhiretin için çalış, bu fırsatı değerlendir! Neyin varsa Allah için dağıt! Biraz sonra zaten hepsi dünyada kalacak) der. Hükümdar, (Benden bir şey istiyor musun?) diye sorar. (Çok vaktimi aldın, uzaklaşmakla bana iyilik etmiş olursun) der. Hükümdar dersini alır, doğruca saraya gider, neyi varsa dağıtmaya başlar.