Askerden dönünce alırım

Hacı Bayram-ı Veli hazretlerini seven temiz kalpli “bir genç” askere çağrılmıştı.
Yetim ve öksüzdü.
Kimi kimsesi yoktu…
Biraz miras kalmıştı babasından.
Hani birkaç “bilezik” birkaç da “altın.”
Bir kutu içine koydu onları.
İyi de kime teslim edecekti?
Güvendiği kimse yoktu… O ara Hacı Bayram-ı Veli hatırına geldi hemen.
Koştu türbesine.
Bildiği sureleri okudu…
Ve gönderdi ruhuna.
Sonra sandukaya yaklaşıp;
“Yâ Hazret-i Hacı Bayram-ı Veli! Vatani vazifemi ifa etmek üzere askere gidiyorum. Şu kutuyu emanet edecek kimsem yok… Çaresizim. Size emanet ediyorum. Askerden dönünce alırım” dedi.
Sonra çıktı türbeden.
Kalbi müsterihti artık.
Askerliği bitip köyüne gelince “emanet kutuyu” hatırlayıp koştu türbeye.
Gördü ki yerinde duruyor.
Yaşlı türbedara yaklaştı.
“Efendi baba! Şu kutuyu yıllar önce şuraya ben koymuştum, şimdi izninizle alacağım” dedi.
Türbedar, ona;
“Al alabilirsen. Ben, o kutuyu birkaç defa alıp daha emniyetli bir yere koymak istedimse de oynatamadım onu yerinden. Sonra ‘bu işte bir hikmet var’ deyip bir daha da elimi sürmedim” dedi.
Genç, uzattı elini.
Koyduğu yerden emanetini aldı.
Ve sevinç içinde köyüne vardı.