Asla yalan söylemedim!..

Abdülkadir Geylani hazretleri, büyük İslam âlimlerinden ve evliyanın meşhurlarındandır. İran’ın Geylan şehrinde 1078 (h.471) yılında doğdu. 1166 (h.561) yılında Bağdat’ta vefat etti… Bir gün kendisine; 
-Efendim, bu yola adım attığınızda, temeli ne üzerine attınız? Hangi ameli esas aldınız da böyle yüksek dereceye ulaştınız? diye sordular. Buyurdu ki:
-Temeli sıdk ve doğruluk üzerine attım. Asla yalan söylemedim. İçim ile dışımı bir yaptım. Bunun için işlerim hep rast gitti. Çocuk iken maksadım, niyetim, ilim öğrenmek, onunla amel etmek, öğrendiklerime göre yaşamaktı. Bir gün anneme; “İzin ver, Bağdat’a gidip ilim öğreneyim. Salih zatları ve evliyayı bulup ziyaret edeyim” dedim. Annem ağladı ve babamdan miras kalan seksen altının yarısını kardeşime ayırdı. Kalanını bana verip, altınları elbisemin koltuğunun altına dikti. Gitmeme izin verip, her ne olursa olsun doğruluk üzere olmamı söyleyip, benden söz aldı ve “Haydi Allah selamet versin oğlum. Artık kıyamete kadar bir daha yüzünü göremem” dedi…
Küçük bir kafile ile Bağdat’a gitmek üzere yola çıktım… Hemedan’ı geçince, altmış atlı eşkıya çıkageldi. Kafilemizi bastılar. Kervanı soydular. İçlerinden biri benim yanıma geldi;
-Ey derviş! Senin de bir şeyin var mı? diye sordu. Ben de; 
-Koltuğumun altında dikili kırk altınım var, dedim. Alay ediyorum zannetti. Beni bırakıp gitti. Bir başkası geldi, o da sordu. Fakat, o da bırakıp gitti. İkisi birden reislerine gidip, bu durumu söylemişler. Reisleri beni çağırtmış. Bir yerde, kafileden aldıkları malları taksim ediyorlardı. Yanına gittim. Ona da aynı şeyleri söyledim. Elbisemin koltuk altını sökmelerini söyledi. Söküp, altınları çıkardılar.
-Neden bunu söyledin? dedi.
-Annem, ne olursa olsun yalan söylemememi tembih etti. Doğruluktan ayrılmayacağıma söz verdim. Verdiğim sözde durmam lazım, dedim.
Eşkıya reisi, çok etkilendi. Ağlamaya başladı ve haydutluğu bıraktığını ilan etti. Yanındakiler de; 
-İnsanları soymakta, yol kesmede sen bizim reisimiz idin, şimdi tövbe etmekte de reisimiz ol! dediler. Sonra, hepsi tövbe etti. Kafileden aldıkları malları sahiplerine geri verdiler. İlk defa benim vesilemle tövbe edenler, bu altmış kişidir.

Comments are closed.