Aslı yok yaylasında yüz bin koyun…

Genel seçimlere 65 gün kala bazı siyasi partilerin halka açıklanan vaatlerine bakıyorum ve yazımın başlığı olan cümle zihnimi tırmalıyor. Devleti idareye talip olanların her sözü bence ciddidir. Ciddi olmaya mecbur, hatta mahkûmdur. Bir arkadaşımız bize buluşma sözü verse ve sözünde durmasa, yüzüne bakmayız. Ona yalancı deriz. Sözünde durmamak, inancımıza göre münafıklığın üç alametinden biridir. Yalancılık bütün semavi dinlerde de kesinlikle yasak edilmiştir. “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” atasözü gereği, seçim vaatlerinin de mumu da sandığa kadar yanmamalı. Yani yeni dönemde seçim vaatleri meselesi kanuni müeyyidelere bağlanmalı. Bu iş seçim barajı meselesinden çok çok önemlidir. Nasıl devlete yalan mal beyanında bulunan cezalandırılıyorsa, seçim dönemi olsun olmasın, bir siyasi parti yetkilisi, müstakbel icraatları için; dokuz düşünüp bir konuşmalı. Yalan vaatleri kimsenin yanına kalmamalı. Miller dürüst idareci ister.
Yargıtay Başsavcılığına kanunla yetki verilmeli. Başsavcılık da böyle yalanları, kamuoyuna resmen duyurmalı. Yani milleti kandırmaya kalkanlar rüsvay edilmeli. STK’lar kendi branşları ile ilgili yalan vaatleri yapanları sıkı takibe almalı. Bunu yapanlara gereken kanuni dersleri vermeli. Bunun için yasal düzenleme de istemez. Bir notere başvurmak yeterli. Üniversitelerimizin bilim kurulları bu vaatleri bilimsel incelemeye almalı. Mesele çok ciddidir. Yalan vaat toplumun öyle içine işlemiş ki; 23 Nisanda temsilî koltuklara oturan küçükler, hemen siyasi vaatlere başlıyorlar. 
Demokraside serbest seçimler esastır. Ama asla atışlar serbest değildir. Milletin oyu ucuz değildir. Parayla pulla satın alınamaz. Milleti, hilaf-ı hakikat beyanlarla iğfal etmenin mutlaka bir karşılığı, yani cezası olması da demokrasinin gereğidir. Meydanı yalancılara bırakmamak, başımıza gelecek idarecilerin dürüst, alnı açık kimseler olması, memleketin selameti ve insanımızın huzuru için seçim vaatlerine ciddi takip getirilmesi zaruretine inanıyorum. Seçim sonunda sade iktidar olanların değil, kaybeden partilerin de uçuk vaatleri aynı titizlikle takibe alınmalı. Bunlar yapıldığında meydan dürüst siyasetçilerin olur. Siyasi kimliklere güç kazandırmış oluruz. Siyaset itibar kazanır. Yoksa kürsüye çıkan bazılarını, palavracı saymaya, yine de kanmaya devam ederiz…

 

Comments are closed.