Aslında dürüst insanlardı…

Aslında dürüst insanlardı…



“Köye yazın gider birkaç gün kalıp dönerdik. Dedem ve ninem vefat ettikten sonra gitmez olduk…”

 

Okuldaki en iyi öğretmen arkadaşım Kayra Bey, aramızda gelişen arkadaşlık sebebiyle beni kendisine daha yakın hissetmiş ve çocukluğunu anlatmaya başlamıştı:

“Hocam, sana bir şey diyeyim ki? Aslında annem de babam da Anadolu’nun ücra köylerinde doğmuş büyümüş, dini imanı olan; inandıklarıyla amel eden, namazlı abdestli insanların çocuklarıydı. Dedeler de ninemler de namazlarını kılar oruçlarını tutarlardı… Annem köyünden okumaya gönderilmiş, okumuş hemşire olmuştu. Babam da köyden okumaya gönderilmiş okumuş öğretmen olmuştu. Yani ben hemşire bir anne ile öğretmen bir babanın çocuğuyum.

Annem de babam da kendilerini ‘çağdaş’ insanlar olarak tanımlardı. Köye yazın giderlerdi ama birkaç gün kalıp dönerdik. Dedemler ve ninemler vefat ettikten sonra köye hiç gitmez olduk.  

Kabir ziyaretine de gitmiyordu ailem. Daha doğrusu dinî vecibe anlamında hiçbir şeyle ilgileri yoktu. Biz de anneden babadan görmediğimiz gibi kendi merakımız olmadan büyüdük. Oysa Müslüman isek Müslümanlığı araştırmamız ve öğrenip yaşamamız gerekiyordu.

Annem de babam da çok iyi insanlardı aslında. Ahlak numunesiydi her ikisi de… Çok dürüst insanlardı. Hak etmedikleri bir kuruşa dönüp bakmazlardı bile. Sadece dinî yaşayışları yoktu. Şimdi anlıyorum da neler kaybetmişler aslında…

Ben babam ile sadece bir kere namaz kılmaya gittiğimi hatırlıyorum. Dört beş yaşlarında olmalıyım. Bir bayram namazına gitmiştik birlikte. O da dedemin zorlamasıyla olmuştu. Onu da başkalarına bakarak; yatıp kalkmıştım!…

Tabii annem babam öyle yaşayıp bizi de öyle büyütünce biz de hayatın böyle olacağını zannettik. Kardeşim benden beş yaş küçüktü. Onun beklenmedik kaybı beni çok sarstı. Cenaze namazını kıldık ama başkalarına bakarak kıldım. Kabrine koyduktan sonra herkes dua ediyordu ama benim bildiğim hiçbir şey yoktu. Sadece ‘Allah’ım onu da beni de affet. Bana güzel dinimizi öğrenmeyi nasip et!’ diye dua ettim” dedi ve ekledi:

“Meğer dualarım kabul olmuş ki Allah seni çıkardı karşıma. Şu an ne kadar huzurluyum anlatamam. Allah sizden razı olsun…”

Ben de:

-Hocam Rabbim cümlemizden razı olsun. Allah insanlara son nefesine kadar fırsat tanımış. Yeter ki niyet edilsin. Bundan sonra sen de inşallah hayatını güzel dinimize uygun olarak yaşayacak ve mutlu ve huzurlu bir ömür süreceksin…

         Ramazan Günhan-Bursa

Comments are closed.