Ayrı ayrı kapılardan girin!

(Dünden devam)

Oğulları yükleri açtılar. Paralarının iade edildiğini görüp babalarına müjdelediler. Lâkin babaları: “Onu geri verin. Belki yanılmıştır. Yahut sizi denemiştir” dedi.
Ve Bünyamin için söz aldı.
Oğulları:
“Vallahi Bünyamin’i yine sana getireceğiz” dediler.
Yakub Nebi:
“Ey oğullarım! Mısır’a varınca, hepiniz bir kapıdan değil, ayrı ayrı kapılardan girin ki nazar değmesin” dedi.
Onlar da öyle yaptılar.
Bünyamin’i de götürmüşlerdi.
Hazret-i Yusuf’a takdim edip “İşte küçük kardeşimiz budur” dediler.
Yusuf Nebi onlara ikram etti.
Daha fazla iltifatta bulundu.
Yemeğe davet etti.
Sofralara ikişer kişi oturttu.
On bir kişiydiler.
Bünyamin yalnız kaldı.
Bunun için kederlendi.
Kardeşi Yusuf’u hatırladı.
Kendi kendine:
“O sağ olsaydı, beni de onunla oturturdu” diye düşündü.
Yusuf aleyhisselam:
“Bu kardeşiniz yalnız kaldı” deyince “Onun Yusuf diye bir kardeşi vardı, öldü” dediler.
Hazret-i Yusuf:
“Öyleyse onu yanıma oturtayım” dedi.
Ve Onunla birlikte oturdu.
Bünyamin sevindi.
Yemek yerken sık sık Yusuf aleyhisselama bakardı.
Yusuf aleyhisselam:
“Niçin bana bakıyorsun?” diye sordu.
Bünyamin:
“Vefat eden kardeşim size çok benziyordu” dedi. (Devamı yarın)