BAĞDATLI ÂLİM Ömer bin Hüseyin Hırakî

Ömer bin Hüseyin Hırakî hazretleri Hanbelî fıkıh âlimidir. Bağdat’ta doğdu. Burada zamanın büyük âlimlerinden tahsil gören Hırakî, Şii Büveyhîler’in Bağdat’a hâki­m olması üzerine Mısır’a, oradan Şam’a hicret etti. Burada 334 (m. 946)’de vefat etti. Bir dersinde şunları anlattı:
Kaza, kaderin husûsî bir kısmıdır. Kader, ambara doldurulmuş buğday gibidir. Kaza ise, onu ölçerek vermek gibidir… Ömer (radıyallahü anh), Şam’a geldi. Şehirde veba hastalığı olduğunu işitince, şehre girmedi. “Allahü teâlânın kazasından kaçıyor musun?” dediklerinde; “Allahü teâlânın kazasından, kaderine kaçıyorum” buyurdu ki, kader, kaza şeklini almadıkça değişebilir. Kader, maaş bordrosu gibidir. Kaza ise, bu maaşın dağıtılmasıdır.
İbn-i Esîr dedi ki: “Kazâ ve kader, birbirinden ayrılmaz. Çünkü, kader temel gibi, kaza da üstündeki bina gibidir.” Kader kelimesinde diyor ki: “Kader, Allahü teâlânın, olacak şeyleri ezelde bilmesidir. Kaza, kaderde bulunan şeyleri, zamanı gelince yaratmasıdır.”
Öldürülen kimsenin eceli, münkatı’ değildir. Yani o ânda eceli gelmiştir, ömrü ortadan kesilmemiştir. Herkesin eceli bir tanedir. Her sene, (Şa’bân ayının onbeşinde Berât gecesinde) o senede olacak şeyler, ameller, ömürler, ölüm sebepleri, yükselmeler, alçalmalar, yani her şey Levh-i mahfûzda yazılır.
Dâvûd aleyhisselâmın yanına iki kişi gelip, birbirinden şikâyet etti. Dinleyip karar verip giderken, Azrail (aleyhisselam) gelip;
“Bu iki kişiden, birincisinin eceline bir hafta kaldı, ikincisinin ömrü de bir hafta önce bitmişti, fakat ölmedi” dedi. Dâvûd (aleyhisselam) şaşıp, sebebini sorunca;
“İkincisinin bir akrabası vardı. Buna dargın idi. Bu, gidip onun gönlünü aldı. Bundan dolayı, Allahü teâlâ, buna yirmi yıl ömür takdîr buyurdu” dedi. Bu sebeple Müslüman olan akrabayı ziyâret çok lâzımdır. Hiç olmazsa haftada veya ayda bir ziyâret etmeli, kırk günü geçirmemelidir. Uzak memlekette ise, mektupla gönlünü almalıdır. Dargın, kinli ise de vazgeçmemelidir. Akrabası gelmezse, cevap vermezse de, giderek veya hediye, selâm göndererek, yahut mektup ile yoklamaktan vazgeçmemelidir. Allahü teâlâ, Müslüman olan ve sâlih olan akrabayı ziyâreti emrediyor.