Bir selâm ile de olsa…

Ramazan-ı şerif bitti, bayramın birinci gününden itibaren özel arabasına atlayan veya otobüse binen, ya sahillere koşuyor ya da yayla evlerine. Televizyonlar gösteriyor, gazeteler yazıyor, tatil siteleri, tatil köyleri tıklım tıklım dolu… Tamam, dinlenelim de, Sıla-i rahim, yani akraba, dost ziyaretlerini de ihmal etmeyelim. Salih akraba ziyaretlerinin dünya ve ahiret için nice faydaları var bir bilebilsek!.. Allahü teâlâ Kur’an-ı kerimde mealen buyuruyor ki:
“Ey insanoğlu, malın ile akrabâ ve yakınlarını ziyâret et. Eğer malında cimrilik yaparak onlara bir şey götürmezsen, yâhut onlara verecek kadar bir şeyin olmazsa, o takdirde hiç değilse ayaklarınla yürüyerek onlara ziyârette bulun.”
Resûlullah efendimiz de buyurdu ki:
“Sadece bir selâm ile de olsa, sıla-i rahim yapınız. Akrabânızı, yakınlarınızı ziyâret ediniz.”

“ZİYARET, HEDİYE İLE OLUR!”
Peygamber efendimiz bir gün de şöyle buyurdu:
(Sıla-i rahm [yakınlarını ziyâret] hediye ile olur. Eğer bir kimse mal ile yardım etmeye kadir değilse ziyâretine gitsin. Eğer ziyâretine gitmeye kadir olamazsa bir işini görmek suretiyle yardım etsin. Yâhut herhangi bir şekilde hatır sormakla yardım etsin. Eğer çok uzakta bulunursa mektup yazıp göndermekle yardım etsin.)
Akrabâ, dost ziyâretleri, insanın ömrünün uzamasına sebep olur. Nice insanların, üç günlük ömürleri akrabâ ziyâreti sebebiyle 30 yıl uzamıştır.
Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Rızkının bol, ömrünün uzun olmasını isteyen, sıla-i rahm etsin!)
İki kişi, Davud aleyhisselama gelip, birbirini şikâyet ettiler. Hazret-i Azrail gelip;
-Bu iki kişiden birinin eceline bir hafta kaldı. İkincisinin ömrü de, bir hafta önce bitmişti; ama ölmedi, dedi. Hazret-i Davud, hayret edip sebebini sorunca cevaben dedi ki:
-İkincisinin bir akrabası vardı. Buna dargın idi. Bu gidip onun gönlünü aldı. Bunun için Allahü teâlâ, bunun ömrünü 20 yıl uzattı…
Üç şeyde, Müslüman da, Müslüman olmayan da birdir:
1- Birisine bir taahhütte bulunduysan, söz vermiş isen, bu taahhüdüne sâdık kal, onu yerine getir.
2- Seninle arasında akrabâlık bulunan kişilere ziyârette bulun. Onlarla yakınlık bağlarını koparma.
3- Sana güvenip emânet edene hıyânet etme. Emâneti yerine getir.
Sıla-i rahim Arş’ta asılıdır. Gece gündüz oradan şöyle seslenir:
“Yâ Rabbî, senin rızân için sıla-i rahim yapanları kendine yakın et. Sıla-i rahimi terk edenleri kendinden uzaklaştır.”
Hasan-ı Basrî hazretleri anlatır: “İnsanlar, ilmi öğrenip fakat amel etmedikleri, birbirlerini sadece lâfta sevip, fakat içlerinden düşmanlık besledikleri ve sıla-i rahimi terk ettikleri zaman, Allahın lâneti onların üzerine olur. Allah onların kulaklarını sağır, gözlerini kör eder.
Her sene gidemesek de birkaç senede bir, yıllık izinlerimizde memleketimize uğrayıp, akrabalarımızın, baba dostlarının gönlünü alalım… Onların size anlatacağı çok şeyleri var; sizin ise onlara her zaman ihtiyacınız olduğunu dönüşte anlıyorsunuz!

“Akrabaya vermeyi emrediyor”
Osman bin Maz’ûn hazretlerinin iman etmesi şöyle anlatılır:
Resûlullah efendimiz bir gün Mekke’de evinin yanında oturuyordu. O sırada Osman bin Maz’ûn oradan geçiyordu. Resûlullah efendimiz bakıp, tebessüm etti. Bunun üzerine Resûlullah efendimiz onun oturmasını teklif etti. Osman bin Maz’ûn bu teklifi kabûl ederek, Peygamberimizin karşısına oturdu. Resûlullah efendimiz konuşuyordu. Konuşurken, o sırada mübârek gözlerini göğe dikti. Sanki kendisine bir şeyler anlatılıyor, o da bunu kavramak istiyor gibi başını sallıyordu. Bu sırada Resûlullahın Osman bin Maz’ûn ile ilgisi kalmamıştı. Bu hâl bir müddet devam etti…
Peygamberimiz bundan sonra gözünü, sağ tarafından aşağı doğru ağır ağır indirdi. Bilâhare Osman bin Maz’ûn bu hâli sordu. Peygamber efendimiz buyurdu ki:
– Sen otururken, bana Allahü teâlânın elçisi Cebrâil aleyhisselâm geldi ve; “Muhakkak ki Allahü teâlâ, adâleti, ihsânı ve akrabaya vermeyi emrediyor. Zinadan, fenâlıklardan ve insanlara zulüm yapmaktan da nehyediyor (yasak ediyor.) Size böylece öğüt veriyor ki, benimseyip tutasınız” [Nahl: 90] âyetini indirdi…
Osman bin Maz’ûn der ki:
– Bu hâdise üzerine kalbimde îmân yeşerip yerleşti. Resûlullahın sevgisi gönlüme düştü ve Müslüman oldum.