Bu, yolunu aydınlatır

Bir gün Sevgili Efendimiz yatsı namazını kıldılar bir sahabiyle.

O kişinin evi uzaktı.
Hava ise kapalıydı.
Ona bir hurma dalı verdiler ve “Bu, senin yolunu aydınlatır” buyurdular.
O sahabi aldı onu.
Eve gidinceye kadar o dal fener gibi aydınlattı yolunu.
? ? ?
Ukayl bin Ebi Talip (radıyallahü anh), Peygamberimizle birlikte sefere çıktı bir gün.
Hava aşırı sıcaktı.
Ve çok bunaltıcıydı.
Bir dağın eteğine geldiklerinde, susuzluk had safhaya vardı artık.
Hazret-i Ukayl yürüyemiyordu.
Resulullah’a gelip:
“Çok susadım yâ Resulallah!” diye arz etti.
Efendimiz ona:
“Git şu dağa söyle, sana su versin!” buyurdular.
O tereddüt etmedi.
Dağa doğru dönüp:
“Ey dağ! Resulullah Efendimiz bana su vermeni emrediyor” diye seslendi.
Dağ dile gelip:
“Resulullah’ın emri başım gözüm üstüne. Ancak Ona arz et ki hiç suyum kalmadı” dedi.
Hazret-i Ukayl sordu:
“Niçin suyun kalmadı?”
Dağ yine seslenip:
“Hani bir âyet-i kerime nazil olmuştu, orada ‘Ey insanlar! O ateşten korkun ki onu tutuşturanlar müşriklerle taşlardır’ buyuruluyordu. İşte orada bahsi geçen o taşlar, benim taşlarım olursa diye ağlamaktan hiç suyum kalmadı” dedi.