“Burada uyunur mu?”

“Burada uyunur mu?”



Evliyânın büyüklerinden Behâeddîn-i Buhârî hazretleri, talebesinden birini bir yere göndermişti.

Talebe, işini hâlledip geri dönerken bir ağaç gölgesinde dinlendi biraz.

Fakat çok yorgundu.

Uyuyakaldı oracıkta.

Derin bir uykuya dalmıştı ki rüyâsında “hocasını” gördü.

Mübârek, hiddetle;

“Oğlum! Hiç burada uyunur mu? Hemen kalk, terk et burayı. Burası tehlikeli yer. Aç kurtlar dolaşıyor etrâfta!” buyurdu.

O anda uyandı…

Ve açtı gözlerini…

Gördü ki; iki “aç kurt”, hızla kendisine doğru geliyor gerçekten.

Korkuyla fırlayıp kalktı!

Hızla uzaklaştı oradan.

Hiç mola vermeden yürüdü…

Akşam vakti vardı Kasr-ı ârifan’a.

Bir de ne görsün?!

Hocası Behâeddîn-i Buhârî hazretleri yola çıkmış, merakla kendisini bekliyor.

Koşup hürmetle öptü elini.

Büyük velî “Bizi korkuttun evlât! Tehlikeli yerlerde hiç yatıp da uyunur mu?” buyurdu

● ● ●

Bir genç de, bu zâta;

“Efendim kitaplarda ‘dünyâdan sakınınız’ diye okuyoruz, bu ne demek?” diye sordu.

Büyük zât;

“Burada anlatılmak istenen, bildiğimiz bu dünyâ değil. Sakınmamız gereken dünyâdan asıl maksat, Allahü teâlânın beğenmediği şeyler, yâni İslâmiyyetin yasak ettiği haramlar ve mekruhlardır” buyurdu.