Büyük âlim ve mürşid-i kâmil

İslâm târihinde, bundan önceki makâlemizde kendisinden bir nebze bahsettiğimiz Muhammed Ma’sûm (kuddise sirruh) kadar rüşd ve hidâyeti yaygın bir âlim ve mürşid görülmemiştir. Dokuz yüz bin kişi ona talebe olup huzûrunda tövbe etmiş, talebelerinden yüz kırk bini velîlik mertebelerine kavuşmuş, yedi bini de mürşid-i kâmil (tâm ve olgun bir âlim) olarak yetişip irşâd ile emrolunmuştur.
İlim tahsîli sırasında, mübârek babası İmâm-ı Rabbânî hazretleri, bir mektûbunda onun hakkında şunları yazmıştır:
“Bu günlerde oğlum Muhammed Ma’sûm, ‘Şerh-i Mevâkıf’ı bitirdi. Bu arada Yunan felsefecilerinin kusur ve hatâlarını iyi anladı. Faydası ve kârı çok oldu. Allahü teâlâya bu ihsânından dolayı hamd ve senâlar olsun.”
Babası İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin vefâtından sonra, vaaz ve irşâd makâmına geçip talebe yetiştirmeye başladı; ilim ve feyiz saçarak insanları doğru yola davet etti.
Başta kendi altı oğlu, yetiştirdiği büyük âlim ve velîlerdendir. Bu evlâdı/oğulları, kemâl mertebelerinin en yüksek derecelerine çıkmışlar ve yüksek babalarına mahsûs nisbetten pay almışlardır. Altısı da kutb-i zaman olmuşlardır.
En önde gelen talebelerinden biri de, torunu Şeyh Ebü’l-Kâsım’dır. Kardeşi Muhammed Saîd’in oğlu “Hazret-i Vahdet” ismiyle bilinen Abdülehad da, meşhur talebelerinden olup çok sırlara ve yüksek derecelere mazhar olmuştur.
Hâce Muhammed Hanîf Kâbilî de (rahmetullahi aleyh), Muhammed Ma’sûm hazretlerinin oğullarından sonra gelen en meşhur talebelerinden olup icâzet verilen halîfelerindendir. Bundan sonra, Hâce Muhammed Sıddîk Peşâverî (rahmetullahi aleyh) seçilmiş talebelerindendir. Bu on halîfesi, talebelerinin en seçkinleridir.
Bunlarla berâber yedi bin halîfesi vardı. Halîfelerinden Ahmed-i Yekdest (rahmetullahi aleyh), Hicâz’a gönderilmiş ve orada İstanbul’un Eshâb-ı kirâmdan sonra üç büyük evliyâsından biri olan Muhammed Emîn Tokâdî’yi (rahmetullahi aleyh) irşâd etmiştir.
Diğer bir halîfesi Murâd-ı Münzavî (rahmetullahi aleyh) de, İstanbul’da yıllarca feyiz saçmış, sohbetleriyle İstanbul halkını aydınlatmıştır. Eyüp Nişancası’nda medfûndur.
Hindistan’daki Bâbürlü Devletinde elli sene hükümdârlık yapmış olan Âlemgîr Şâh da, Muhammed Ma’sûm hazretlerinin halîfelerinden idi.
Hem büyük İslâm âlimi İmâm-ı Rabbânî Müceddid-i elf-i sânî Ahmed Fârûkî Serhendî’nin, hem de onun oğlu Muhammed Ma’sûm Fârûkî’nin (rahmetullahi aleyhimâ) “Mektûbât” isimli kitâpları çok kıymetlidir.