Büyüklerin etrafındaki insanlar

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:

Tıpkı
Güneş’in ışınlarının her yere ulaşması gibi, Peygamber efendimizden de
sürekli feyzler ve bereketler yağar. Yalnız, gelen bu feyzler, herkesin
bünyesinde kimyasal bir değişime uğrar. Sevenlerin şevkleri ve
muhabbetleri artar. Düşmanlık edenlerin de kinleri çoğalır. Aynı Güneş
ışınlarını alan elmanın tatlılaşması, biberin acılaşması gibidir.
Merhum
hocamız, (Büyükleri sevenler, Peygamber efendimizin zamanında olsalardı
hepsi Eshab-ı kiramdan olurdu. Bugün inkâr edenler de, o zaman yaşamış
olsalardı Ebu Cehil’in tarafında yer alırlardı) buyururdu. Elbette,
bugün inanmayanlar Cenab-ı Peygamber zamanında olsalardı gene inkâr
edeceklerdi. Bugün inananlar, o zaman olsalardı gene Resulullah için
canını malını feda edeceklerdi. Değişen bir şey yoktur. İman etmek için
görmek veya görmemek önemli değildir.
Hendek Gazası’nda Resulullah’ın etrafında üç grup
insan topluluğu vardı. Bunların birinci grubu hakiki Müslümanlardı,
canla başla  hendek kazıyorlar, Resulullah’ın etrafında pervane gibi
dönüyorlardı. Bazen hendek kazılırken çok büyük kayalar çıkıyor, onları
kıramayınca Resulullah’a haber veriyorlardı. Zira Resulullah herkesten
daha kuvvetliydi. Yine bir defasında böyle bir kaya çıktı. Resulullah
geldi. Elindeki aletle kayaya vurunca kaya parça parça olurken ortalığı
aydınlatacak kadar kıvılcımlar ve ateşler saçıldı. (Şu anda
İran’ın, Kisra’nın sarayının Müslümanların eline geçtiğini, ganimetlerin
Arabistan’a getirildiğini ve Kostantiniyye’nin
[İstanbul’un] de fethedildiğini görüyorum. Onu fetheden kumandan ne güzel bir kumandan, onu fetheden asker ne güzel bir askerdir) buyurdu.
İkinci
gruptakiler, (Böyle şey nasıl olur, Arabistan neresi, İran ve
Kostantiniyye neresi) dediler Resulullah’ı inkâr ettiler, defolup
gittiler.
Üçüncü gruptakiler de, (Biz çok yorulduk, daha fazla
çalışamayacağız, hanımlarımız, çocuklarımız da hasta, bizi beklerler,
biz de gidiyoruz) diyerek gittiler.
Resulullah efendimiz de,
kendisini seven ve hakiki tâbi olanlarla, yani Eshab-ı kiramla kaldı.
Resulullah efendimizin vârisi olan büyüklerin etrafındaki insanlar da
böyle üç gruptur. Birinci grupta olmaya çalışmalıdır.