Cennet gençlerinin seyyidi: Hazret-i Hüseyin

Bugün, Resûlullah efendimizin torunu Hazret-i Hüseyin’in (radıyallahü teâlâ anh) Kerbela’da şehid edilişinin (Milâdi 681) yıl dönümüdür… Hazret-i Hüseyin, Resulullahın torunu, Hazret-i Ali’nin ikinci oğludur. Hüseyin adını, Resulullah efendimiz verdi. Künyesi, “Ebu Abdullah” lakabı “Seyyid” ve “Şehid”dir. Soyundan gelenlere “Seyyid” denir…
Resulullah efendimiz, Hazret-i Hüseyin doğduğu zaman, kulağına;
(O, cennet gençlerinin efendisi, seyyididir) diye seslenmişti.
Bir gün Peygamber efendimiz, Hüseyin’i sağ dizine oğlu İbrahim’i sol dizine aldı. Cebrail aleyhisselam gelip;
“Hak teâlâ, bu ikisinden birini alacaktır. Sen birini seç” dedi. (Eğer Hüseyin vefat ederse, benim canım yandığı gibi, Ali’nin ve Fatıma’nın da canları yanar. Eğer İbrahim giderse, en çok ben üzülürüm. Üzüntümü, onların üzüntüsüne tercih ediyorum) buyurdu. Üç gün sonra oğlu İbrahim vefat etti. Resulullah, Hüseyin yanına geldiğinde onu öpüp;
(Selamet ve saadet o kimseye ki, oğlum İbrahim’i ona feda ettim) buyurdu.

EHL-İ BEYT’İN GÖZBEBEĞİ…
Hazret-i Hasan ve kardeşi Hazret-i Hüseyin Ehl-i beytin gözbebekleri, Eshab-ı kiramın büyüklerindendir. Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Fatıma, Cennet hatunlarının üstünü, Hasan ve Hüseyin de Cennet gençlerinin yüksekleridir.)
(Allahü teâlâ, Fatıma ve nesline Cehennemi haram kıldı.)
Hazret-i Üsame bin Zeyd, bir gece Peygamber aleyhisselamı gördüğünü ve Onun, (Bunlar benim oğullarımdır, kızımın oğullarıdır. Allahım ben onları seviyorum, sen de onları sev ve onları sevenleri de sev) buyurduğunu rivayet etmektedir.
Bir defasında da, (Hüseyin benden, ben Hüseyin’denim, Allahü teâlâ Hüseyin’i seveni sever) buyurmuştu.
Yine buyurdu ki: (Eshabımı, ezvacımı ve Ehl-i beytimi seven, Cennette benimle beraber olur.)
Evet, kurtuluş için Ehl-i beytin ve Eshab-ı kiramın yoluna sarılmak lazımdır…
Peki, Hazreti Hüseyin gibi kıymetli bir zat nasıl ve niye şehid edildi?.. Muteber kitaplarda bu hususta buyuruluyor ki:
Hazret-i Hüseyin hep babasının yanında idi. Babası şehit olunca, Medine’ye geldi. Yezîd’e biat etmedi. Kufeliler kendisini çağırıp halife yapmak istedi. Kardeşi Muhammed bin Hanefiyye, İbni Ömer, İbni Abbas ve daha nice Eshab-ı kiram mâni oldular ise de, kabul etmeyip yetmişiki kişi ile Mekke’den Irak’a yola çıktı…
Irak Valisi Ubeydullah bin Ziyad, Ömer bin Sâd kumandasında bir ordu gönderdi. Ömer, geri dönmesini bildirdi ise de, İmam kabul etmeyip harp etti. Muharremin onuncu günü (H. 61) Kerbela’da şehit oldu. Yezîd bunu duyunca, çok üzüldü. “Allah İbni Mercane’ye (ibni Ziyad’a) lanet eylesin! Hüseyin’in isteklerini kabul etmeyip de onu şehit ettirdi. Böylece beni kötü tanıttı” dedi…

Saltanat uğruna!..
Emevîlerin ikinci halîfesi Yezid, İslâmiyete düşman değildi. Namaz kıldığı İslamiyeti yaymak için cihad ettiği tarihî bir gerçektir. Kerbela’nın sebebi, Yezid’in din düşmanlığından değil, Hazreti Hüseyin kendisine karşı geldiği için saltanatının tehlikeye gireceği korkusundandı. Babası Hazreti Muaviye, Eshab-ı kiramdandı, Resulullahın kayınbiraderi ve vahiy katibi idi, Onun zamanında İslamiyet geniş bir coğrafyaya yayıldı. İstanbul’u fethetmeye gelen ordunun başında Yezid vardı ve emrinde Hazreti Halid bin Zeyd ve Mesleme gibi büyükler bulunuyordu. Hadis-i şerifte, “Ümmetimden İstanbul’a ilk sefer yapanları Allah mağfiret etti“ buyurulmuştur…
Yezid’in yaptıklarını hiçbir Müslüman savunmaz. Hiç kimse onu temize çıkartmaya çalışmaz. Fakat ölçüyü de muhafaza eder. Sevgide düşmanlıkta Resulullahın, birinci emaneti olan Kur’an-ı kerimin dışına çıkamaz…
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
“Evet, alçak Yezit, inatçı ve fasık idi. Ona da lanet edilmemesi Ehl-i sünnetin, kâfir bile olsa, bir kişiye lanete izin vermediği içindir. Ancak kâfir olarak öldüğü bilinen kimseye lanet etmek caizdir; Ebu Leheb ve eşi gibi. Yoksa Yezid’e lanet edilmemeli, demek değildir. ‘Allahü tealayı ve Onun Resulünü incitenlere Allah lanet etsin’ demek caizdir.”

Comments are closed.