Cennet ve cehennem hayatı kabirde başlar!

Kabir dünya hayatının son merhalesi, ahiret hayatının ise ilk durağıdır. Cennet ve cehennem hayatı orada başlar… Hazret-i Osman (radıyallahü anh) kabir ziyaretlerinde çok gözyaşı dökerdi. Öyle ki mübarek sakalları ıslanır, kabirde yatan kim olursa olsun fark etmez, çok ağlar.
Sordular:

-Yatan yakınınız filan değil, niye kendinizi harap ediyorsunuz bu kadar?

-Ben bizzat Peygamber Efendimizden (sallallahü aleyhi ve sellem) duydum. “Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçedir, ya da cehennem çukurlarından bir çukurdur!”

Kabrin cennet bahçelerinden bir bahçe olabilmesi için günahlardan sakınmak lâzımdır.
Fudayl bin İyad hazretleri buyurdular ki: “Allahü teâlâyı tanıdıktan sonra O’na isyanda bulunan kimseye çok hayret ediyorum.”

İsyan etmek, yani günah işlemek sahip olunan nimetlerin gitmesine ve  azab-ı ilahinin gelmesine vesile olur.  

Haram işleyenler korku içindedir, gönülleri huzur sükunet bulmaz. Kötülük peşinde koşan daima zelildir, aziz olamaz.

Muhammed Rebhami rehimehümullah buyurdu ki: Haramları, büyük günah küçük günah diye ikiye ayırmışlarsa da küçük günahlardan da büyük günah gibi kaçmalı. Hiçbir günahı küçümsememek gerekir, çünkü Allahü teâlâ gadabını günahlar içinde gizlemiştir. Küçük sayıp önemsenilmeyen bir günah indi ilahide büyük olabilir. Allahü teâlâ intikam alıcıdır!

Hasen-i Basri rahmetullahi aleyh bir kabristandan geçerken mezar başında ağlayan bir kız çocuğuna rastlar. Yanık yanık ölen babasına seslenir:

“Ey babacığım her akşam sofranı ben hazırlardım, bu akşam sofranı kim hazırladı? Her gece yatağını ben açardım, bu gece kim açtı?”

Büyük âlim  “Yavrum” demiş, “Artık bu soruları sormanın zamanı geçmedi mi? Sen eğer illa bir şeyler soracaksan babana sor bakalım son nefesini iman ile verebilmiş mi? Münker ve Nekir meleklerinin sorgusu nasıl geçmiş? Kabri cehennem çukurlarından bir çukur mu, yoksa cennet bahçelerinden bir bahçe mi?..”

Neticede şunu unutmamalıyız ki; dünya hayaldir, insan acizdir. Dünyaya milyarlarca insan gelmiş, bir müddet yaşamışlar, sonra ölüp gitmişlerdir. Bunların bazıları zengin imiş, bazıları fakir. Kimi güzel imiş, kimi  çirkin. Kimi zalim imiş, kimi mazlum. O hallerin hepsi geçti… Onların bir kısmı inanmış Müslüman idi, kalanları inanmamış kâfirlerdi. Bunların tamamı yok olacaklar, kıyamet günü dirilecekler. İnanmayanlar sonsuz azap çekeceklerdir…