Cephede bir garip derviş…

Çanakkale Savaşı’ndayız… Mülazım Emin, çiçeği burnunda bir Harbiyeli. Mektebi bitirmiş, cepheye sürülmüş. Gönderildiği alay, ateş hattında kırılıyor. Gençler yiğitler biçiliyor… Bir zaman, geriden ikmal getirerek işi idare etmek istiyorlarsa da gün oluyor, ikmal de yetmiyor. Alaydan arta kalanları derleyip, toplayıp İzmir’in Alipınar köyüne getiriyorlar.
Acemiler gelecek, alay tamamlanacak, talim görecek ve yine cepheye sevk edilecek…
Eli silah tutan herkes toplanmış Alipınar’da… Gelenlerin içinde Hacı Mesud adında bir derviş var… Yaşlıca, sessiz, sedasız, kendi halinde bir esmer tenli garip. Trablusluymuş. Mülazım Emin’in Konyalı Aziz Çavuş diye bir askeri var, nedense bu Hacı Mesud’u hiç sevmiyor. Her sabah Emin Efendi’ye tekmil verirken sayıyor, döküyor, sözün sonunu “Bir de, hiçbir işe yaramayan şu esmer adam var” diye bitiriyor…
Böylece günler geçip giderken, bir gün Mülazım hastalanıyor. Ama durumu çok ağır. Akşama doğru Emin Efendi kendini kaybediyor. Yapılacak bir şey yok, sadece dua ediyorlar… Bir ara, Hacı Mesud, Aziz Çavuşun yanına gelerek; “Ben de dua edeyim” diyor. “Mülazımın işi bitmiş ama, etsin bakalım ne olacak?” diyor.
Hacı Mesud, Emin Efendi’nin yanına diz çöküyor… Saatler geçiyor. Bekleşenlerde artık takat kalmamış, kendilerini tutamasalar, yeninden yakasından tutup tartaklayacaklar zavallıyı. Sonunda, Hacı Mesud gözlerini Aziz Çavuş’a çevirip fısıldıyor:
-Tamam, kurtuldu, ne isterse verin, yesin!.. Yemek mi? Mülazım ölü gibi serilmiş, gülesi geliyor Aziz Çavuş’un. Tam o sırada yataktan “su” diye bir inilti duyuluyor!
Mesud’da bir başkalık sezmekte olan birkaç kişinin gözleri iyice açılıyor. Onun peşinden ayrılmıyorlar. Şu kadarını anlıyorlar ki, Hacı Mesud, Abdüsselâm Esmerî’nin talebelerindendir. Ancak, kendini açığa vurmamıştır… İşte cephede bütün İslam dünyasından böyle mübarek insanlar vardı… Ve sonunda düşman Çanakkale’yi geçememiştir…
Bir gün, Hacı Mesud “Aziz Çavuş çocukları topla, bir diyeceğim var” diyor. Akşam etrafında toplanıyorlar. Hacı Mesud şöyle diyor:
“Benim görevim burada bitti. Trablus’tan sizin alay için gönderilmiştim. Hepiniz Hocam Abdüsselâm Esmerî’nin himayesindesiniz. Beni duâdan unutmayasınız… Ya Allah!”
Evet! Hacı Mesud “Ya Allah” diyor ve son nefesini veriyor oracıkta…

Comments are closed.