Çimen hiç gül olabilir mi?..

Abdülhakim Arvasi hazretlerinin sevdiklerinden Tahir Efendi anlatıyor:
“Bir gün Efendi’ye gittim.
Yolda kendi kendime;
‘Biz, ne kadar uğraşsak da tasavvufta yükselemeyiz. Efendi’ye rica edeyim. Bana bir teveccüh etsin de yüksek derecelere kavuşayım’ dedim.
Bu düşünceyle vardım huzuruna.
Elini öpüp oturdum yanına.
‘Manolya ağacı’ vardı bahçede.
‘Çimenler’ büyümüştü.
‘Güller’ de açmıştı.
Efendi, manolyayı gösterip sordu:
‘Tahir, şu ne ağacıdır?’
‘Manolya efendim.’
Sonra gülü gösterdi:
‘Bu nedir?’
‘Gül efendim.’
‘Peki, şunlar nedir?’
‘Çimen efendim.’
‘Tahir, bunların toprağı, suyu ve havası aynı da boyları neden farklı acaba, hiç düşündün mü?’
Ben sükût ettim.
O sordu yine:
‘Meselâ şu çimene daha çok su, gübre ve ilâç verseler gül olur mu?’
‘Olmaz efendim.’
‘Peki, şu güle de çok su ve gübre verseler manolya olur mu?’
‘Olmaz elbette.’
‘Demek ki bu farklılık, her birinin kendi istidatlarından geliyor’ buyurdu.
‘İstidat’ kelimesinden anladım meseleyi.
Mahçup olmuştum!
‘Bağışlayın efendim’ dedim…”

Comments are closed.