Cimri zenginin acınacak hâli?!..

Din büyükleri şükrü şöyle tarif ediyor: Şükür, her nimetin Allah’tan geldiğini bilip dil ile de hamd etmektir. Allahü teâlânın emirlerini yapıp yasak ettiklerinden sakınmak şükretmek olur. İnsanların hidayeti için çalışmak, onları irşat etmek de şükür sayılır… Şükür, Allahü teâlânın verdiği nimetleri yerinde sarf etmek, günahlardan kaçınmaktır. İnsan, Rabbin verdiği nimetlerle günah işlerse, nankörlük etmiş olur. Âyet-i kerimede buyuruluyor ki:
(Bana şükredin, nankörlük etmeyin!) [Bekara 152] [Nankörlük; şükretmemek, nimetleri Allahü teâlâdan bilmemek demektir.]
Şükür, hem eldeki nimeti yok olmaktan kurtarır, hem de yeni nimetlere kavuşturur. Kısacası şükür, İslam’a uymak demektir…
Herkes, içinde bulunduğu nimetin kıymetini bilmelidir! Nimetin kıymeti bilinirse, artar, bilinmezse elden gider. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, bir kimseye nimet verir ve insanların ihtiyaçlarını ona düşürür de, o da onların ihtiyaçlarını gidermezse, nimeti yok olmaya mahkûmdur.) [İbni Neccar]
***
Bir zamanlar zengin bir adam vardı. Kendisine mükellef bir sofra hazırlanmıştı. Kızarmış tavuğun kokusu bütün sokağı kaplamıştı… Bu sırada, oradan geçmekte olan aç bir fakir, kokunun geldiği evin kapısını tıklattı ve yiyecek bir şeyler istedi. Cimrilik eden adam, o fakire bir şey vermeden geri çevirdi…
Cimriler genelde geçimsiz insanlardır. Bu adam da geçimsiz biriydi. Bir müddet sonra hanımı ile arasında bir anlaşmazlık çıktı. Kadıncağızın artık canına tak etmişti. Kocasından ayrıldı ve başka birisi ile evlendi…
Aradan seneler geçmişti. Kocasından ayrılan o hanım bir gün yeni eşiyle yemek yiyordu. Bu sırada bir fakir gelip onlardan yiyecek bir şeyler istedi. Adam tam yemek üzere olduğu mis gibi bir kızarmış tavuğu gelen fakire verdi. Kadın, onu tanımıştı. Evet, gelen adam, eski kocası idi. Böyle fakir ve perişan bir hâle düşmüştü. Bu durumu kocasına anlattı. O da şöyle cevap verdi:
-Allahü teala ona birçok nimet vermişti. Buna rağmen bütün o şükür vazifesini yerine getirmedi. Bu sebeple cenâb-ı Hak, onun malını, mülkünü elinden aldı; hatta hanımını, yani seni de bana nasip eyledi…

Comments are closed.