“Çocuğumdan ayrı kalamam ben!”

“Çocuğumdan ayrı kalamam ben!”



“Aradan beş dakika geçmedi. Telefonum çaldı. Arayan kocamdı. Hemen açtım… Boğazım düğümlendi…”
 

O gün kendimi sorguladım. Evde de aynı işleri yapıyordum. Her şeyi annemle biz yapıyorduk. Babam hiçbir şeye karışmıyordu. Sadece gömleği ütülü mü ütüsüz mü, hiç sormazdı babam. “Aman kavga çıkmasın” diyerek mevcut olanı giyer giderdi. Sabahleyin zaten herkesten erken kalkardı dükkânına gitmek için. Akşam eve geldiğinde de ne bulursa yer, erkenden odasına çekilir yatar uyurdu.

Bu birkaç gün içinde annem başımın etini yedi bitirdi… Anlamıştım ki hayatımın hatasını yapıyordum ben…

“Anne ben gideceğim” dedim.

“Delirdin mi? Bir daha o adam sözüne hiç değer vermez!” dedi. “Seni kapıdan bile kovar!” dedi. “Yüzüne tükürür!” dedi… Neler söyledi neler…

Ben hem ağlıyordum hem cevap veriyordum anneme:

“Tükürürse tükürsün anne… Yeter ki kabul etsin… Çocuğumdan ayrı kalamam ben…”

Annem, suratını buruşturup “aptal!” demesine rağmen ani bir kararla tekrar valizimi topladığım gibi evime yöneldim…

Öğleye doğruydu… Evden içeri girdiğimde kimse yoktu. Çıldıracak gibi oldum. Kocam çalışıyor olabilirdi ama oğlum neredeydi?  Odaları dört döndüm… Her şey yerli yerindeydi… Hiçbir şeye dokunulmamıştı. Ama çocuğum? O neredeydi? Nerede olabilirdi?

Dayanamadım… Bütün gururumu ayaklar altına alıp kocama telefon açtım… Çalıyor ama cevap vermiyordu… Çıldıracak gibiydim. Allah’ım niçin açmıyordu bu adam… Beni sildiği için açmıyordu işte… Allah’ım ben ne yaptım? Allah’ım çocuğuma bir şey mi oldu? Ya onu bir yere verdiyse? Annesine filan mı bıraktı acaba?

Aradan beş dakika geçmedi ki telefonum çaldı. Arayan kocamdı. Hemen açtım. Boğazım düğümlendi. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Namazdaymış o yüzden cevap verememiş.

“Tarık nerede?” diye kekeledim.

O ise yine eski hâlinde cevap veriyordu. Sanki az önce konuşmuştuk da şimdi yine konuşuyor gibiydi:

“Anaokulunda” dedi, mesai çıkışında alacağını söyledi.

Adresi istedim, “evdeyim” dedim. Hiçbir şey olmamış gibi “ben akşama gelirken getiririm” dedi. Sesinde hiç öfke yoktu… Anlayamamıştım.

Akşam oldu. Nasıl merak içindeydim. Nasıl korkuyordum. Nasıl panik hâlindeydim…

Akşama en sevdiği yemekleri yaptım, masayı hazırladım. Suçlu bir hizmetçi gibiydim. Ama aynı zamanda biricik oğlumu merak ediyordum. Ve tabii annemin dediği gibi gururumu ayaklar atına aldığım ve o eve geri döndüğüm için yüzüme tükürmesini bekliyordum. DEVAMI YARIN