Çocukluğumun televizyonları

Çocukluğumun televizyonları



“Sokağımızda evine ilk televizyon alan, kirada oturduğumuz evin karşısındaki berberdi…”

 

 

Çocukluğumun unutulmaz anılarını anlatmaya devam ediyorum…

Rahmetli babamın yağmurlu havalarda mukavva kutulardan kesip ayakkabısının altındaki delikler sebebiyle gizlice kullandığı karton parçalarını unutmam mümkün mü?

Bizim kuşaklara daha dün gibi gelse de, televizyon henüz yoktu o zamanlar… Nasıl olduysa sanki birden ortaya çıkmıştı ama çok az evde mevcuttu. TRT’nin akşamları sadece iki üç saat yayın yaptığı saatlerde, annelerimizle televizyonu olan evlerden birine o zamanlar “tele-safir” diye adlandırılan ”misafirliğe” giderdik.

Salonun başköşesindeki televizyonun dantelden örtüsü açılarak, rutin bant programları, tiyatro sahnesine benzer sıralanmış sandalyelerde heyecan içinde ve hiç ses çıkarmadan izlenirdi. Beğenmedim başka kanal açayım veya takip ettiğimiz dizi hangisiydi vb. gibi bir lüksümüz yoktu… Televizyonda ne çıkarsa bahtımıza gibi bir şeydi…

Sokağımızda evine ilk televizyon alan, kirada oturduğumuz evin karşısındaki Berber Dursun Amca olmuştu. Sokağın neredeyse bütün çocukları akşam olunca abone olmuş gibi bu eve doluşur; arada bir ikram edilen limonataları ”Bizim Ev”, “Tatlı Cadı”, “Bonanza” dizileri ile “Pembe Panter” çizgi filmlerini izlerken zevkle yudumlardık.

Düşünüyorum da ev sahibi Berber Dursun Amca ve eşi Asiye Abla ne sabırlı insanlardı… O yıllar değerlerimiz üzerindeki tahribatın bu denli yıkıcı olmadığı, insanların sabırlı, edepli ve birbirlerine karşı saygılı olduğu yıllardı…

Her akşam bedavadan seyirci olan bizler de alışık olmadığımız, (bırakın bugünlerde aleni olarak ekranlarda fütursuzca yapılan öpüşme sahnelerini) ekrandaki masum bir sarılma sahnesinde bile başlarımızı bir tarafa çevirir, eğilip çoraplarımızı filan düzeltirdik. Müdahale etmek isteseniz bile gerekli kumanda aleti tek kanal yayın olduğundan o yıllarda henüz keşfedilmediği için büyüklerimiz sırf dikkat dağıtmak düşüncesiyle masanın üzerinde duran sürahiye uzanır, içen olsa da, olmasa da boş bardaklara su doldurmaya çalışırlardı…

Şimdilerde bırakın utanma duygusunu birlikte oturup bir televizyon izleme samimiyeti bile kalmadı. Herkesin elinde bir akıllı telefon herkesin dünyası avucunun içinde… Nereden, nereye gelmişiz… DEVAMI YARIN