Çok şerefli bir aydayız…

Bugün ramazan-ı şerifin ikinci günündeyiz. Rabbimize hamd olsun, bu mübarek aya yine kavuştuk… İslâmın beş şartından dördüncüsü, mübârek ramazan ayında, her gün oruç tutmaktır. Bu ayı, ahireti kazanmak için fırsat bilmeli, elden geldiği kadar ibadet etmelidir. Allahü teâlânın razı olduğu işleri yapmalıdır… Kur’an-ı kerim, bu ayda indi. Bin aydan hayırlı olan Kadir gecesi, bu aydadır. Bu ayda ibadet ve iyi iş yapabilenlere, bütün sene bu işleri yapmak nasip olur. Bu aya saygısızlık edenin, günah işleyenin bütün senesi, günah işlemekle geçer. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:

“Mübarek ramazan ayı, çok şereflidir. Bu ayda yapılan, nafile namaz, zikir, sadaka ve bütün nafile ibadetlere verilen sevap, başka aylarda yapılan farzlar gibidir. Bu ayda yapılan bir farz, başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir. Bu ayda bir oruçluya iftar verenin günahları affolur. Cehennemden azat olur. O oruçlunun sevabı kadar, ayrıca buna da sevap verilir. O oruçlunun sevabı hiç azalmaz…”
Bu ayda, emri altında bulunanların, işlerini hafifleten, onların ibadet etmelerine kolaylık gösteren âmirler de affolur, Cehennemden azat olur.
ORUÇLU İKEN ÖLEN!..
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Ramazan ayı mübarek bir aydır. Allahü teâlâ, size ramazan orucunu farz kıldı. O ayda rahmet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar bağlanır. O ayda bir gece vardır ki, bin aydan daha kıymetlidir. O gecenin [Kadir gecesinin] hayrından mahrum kalan, her hayırdan mahrum kalmış sayılır.)
(Allahü teâlânın, gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve hiç kimsenin hayaline bile gelmeyen nimet dolu sofrasına, ancak oruçlular oturur.) [Taberani]
(Oruçlu iken ölene, kıyamete kadar oruç tutmuş gibi sevap yazılır.)
(Bilhassa oruçlu iken çirkin, kötü söz söylemeyin! Biri size sataşırsa, ona “Ben oruçluyum” deyin!) [Buhari]
Oruç, hicrî kamerî takvime göre tutulduğu için, ramazan ayı, yaza ve kışa gelebiliyor. Kışın kısa günlerde oruç tutulması daha kolay, yazın uzun günlerde sıcakta tutmaksa çok zordur. Elbette, zorluklar içinde yapılan ibadetin sevabı daha çoktur.
İmam-ı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki: “Maniler karşısında, ibadeti yapmak güçlüğü, sıkıntısı, o ibadetlerin, şanını, şerefini göklere çıkarır. Mani olmayarak, kolay yapılan ibadetler, aşağıda kalır.”
Açıktan oruç yiyen, bu aya hürmet etmemiş olur. Namaz kılmayanın da, oruç tutması ve haramlardan kaçınması gerekir. Bunların orucu kabul olur ve imanlı oldukları anlaşılır.
Bu ayda özürsüz oruç tutmamak büyük günahtır. Hadis-i şerifte, (Özürsüz, ramazanda bir gün oruç tutmayan, bunun yerine bütün yıl boyu oruç tutsa, ramazandaki o bir günkü sevaba kavuşamaz) buyuruldu…
“Ben bir Mecusi idim”
Bir ramazan günü idi. Müslüman mahallesinde oturmakta olan bir Mecusi’nin küçük yaştaki çocuğu, oruçlu Müslümanların arasında ekmek yiyordu. Hemen babası, çocuğun bu halini fark etti ve; “Evladım, Müslümanlar bu ayda oruç tutarlar, onların gözü önünde bir şey yeme” diyerek çocuğu azarladı ve eve gönderdi…
Aradan yıllar geçti ve her fâninin başına gelen ölüm, bir gün onu da alıp götürdü bu dünyadan… Ölümünden sonra mübarek zatlardan birçoğu, o Mecusiyi rüyalarında Cennet-i âlâda görüp, şaşkınlık içinde sordular:
“Sen ateşe tapan bir Mecusi idin, nasıl oldu da bu nimete kavuştun!”
Cennet nimetleri içinde olan zat, onlara şu cevabı verdi:
“Evet! Doğru söylüyorsunuz. Ben bir Mecusi idim. Fakat bir gün oğlum, oruç tutan Müslümanların gözü önünde ekmek yiyordu. Ben çocuğumun, ortalıkta bir şeyler yemesine müsaade etmedim. Müslümanların hürmet ettiği bir şeye, ben de hürmet ettiğim için Cenab-ı Allah, benim ruhumu mümin olarak aldı… Ölüm anında Azrail aleyhisselam geldiği zaman, Allahü teâlâ ona emretti. Evvela bana Kelime-i şehâdeti söyletti, ondan sonra ruhumu aldı. O sebepten ben, işte bu gördüğünüz nimetlere kavuştum…”

Comments are closed.