“Cömertlik, imândan bir şubedir…”

“Cömertlik, imândan bir şubedir…”



“Dikkat ediniz! Cömertlik, imândan bir şubedir. İmân da Cennettedir. Cimrilik de, Allahü teâlânın gazâb-ı ilâhiyyesindendir.”

 

 

İbnü’l-Bennâ hazretleri Hanbelî âlimlerinden olup, hadîs, fıkıh, kırâat âlimlerinin büyüklerindendir. 396 (m. 1007)’de Bağdad’da doğdu. Kırâat, hadîs ve fıkıh ilimlerinde çok yükseldi. Çok kitap yazdı. 471 (m. 1079)’da Bağdad’da vefât etti. O’nun bildirdiği hadîs-i şerîfte Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: 

“Şüphesiz ki cömertlik, Allahü teâlânın ahlâkındandır. Cömertlik ediniz ki, Allah da size cömert davransın! Allahü teâlâ cömertliği bir insan sûretinde yarattı ve onun kökünü, Cennetteki Tûbâ ağacının köküne yerleştirdi. Dallarını da Sidret-ül-müntehâ’ya bağladı. Onun dallarından bazısını dünyâya sarkıttı. O daldan birisine yapışan kimseyi Cennete sokar. Dikkat ediniz! Cömertlik, imândan bir şubedir. İmân da Cennettedir. Cimrilik de, Allahü teâlânın gazâb-ı ilâhiyyesindendir. Onun kökünü, Cehennemdeki zakkûm ağacının dibine yerleştirdi ve dallarından bazısını da dünyâya sarkıttı. O daldan birisine yapışan kimseyi Cehenneme sokar. Dikkat ediniz! Cimrilik, küfrün bir şubesidir. Küfür de, Cehennemdedir.”

Eshâb-ı kirâmdan bazıları dediler ki: “Yâ Resûlallah! Bize kendinizden bahseder misiniz?” Peygamber efendimiz buyurdu ki: 

“Evet ben, babam (ceddim) İbrâhîm aleyhisselâmın, (Yâ Rabbî! İçlerinden bir peygamber gönder) şeklindeki duâsında kastettiği ve kardeşim Îsâ aleyhisselâmın müjdelediği Peygamberim. Annem bana hamile olduğu zaman kendisinden öyle bir nûr zuhur etti ki, tâ Şam topraklarındaki Basra köşklerini, o nûrun aydınlatmasıyla görebiliyordu. Ben, Sa’d bin Bekr kabilesine süt emzirilmeye gönderildiğim zaman, bir gün süt kardeşimle beraber, evimizin geri taraflarında koyunlarımızı otlatırken, beyaz elbiseli iki kişi gelip karnımı yardılar ve kalbimi çıkardılar. Onu yarıp içinden siyah bir kan pıhtısı çıkarıp attılar. Sonra kalbimi, yanlarında getirdikleri, altın tas içindeki kar ile iyice temizleyip, geri yerine koydular. Sonra onlardan biri diğerine ‘Haydi bunu ümmetinden on kişi ile tart’ dedi. O da tarttı. Ben ağır geldim. Sonra yüz kişi ile tarttı. Ben onlardan da ağır geldim. Bin kişi ile tarttılar yine ağır geldim. Sonra, birincisi dedi ki: Onu bırak. Allahü teâlâya yemîn ederim ki onu ümmetinin hepsiyle tartsan yine ağır gelecek.”