Dedemin sözü gerçek oldu

Dedemin sözü gerçek oldu



 
“Bugün gelinen noktada akademik hayatım yarım kaldı ama rahmetli dedemin dediği oldu…”

 

 

Ben babamın aile içi aldığı karara “hayır” cevabı verecekken dedemin yıllar önceki söylediği sözü hatırladım. Demişti ya: “… Belki bir yeğeni gider koltuğunun altına girer ve onu ayağa kaldırır…”

Beynimde şimşekler çaktı ve 2-3 dakika geçmeden babama dedim ki: “Tamam baba, İstanbul’a gideceğim ve dayımın koltuğunun altına gireceğim…”

Bir anda yaptığım bu tornistan hareketimden dolayı babam da şaşırmıştı ama memnuniyeti gözlerinin ışıltısından belliydi.

Kader işte… Belki rahmetli dedemin o günkü konuşmasına şahit olmasaydım sanırım bu teklifi kabul etmeyecektim. Bu yaşlarımda da profesör olarak akademik çalışmalarıma devam edecektim…

Otobüse binip İstanbul’a giderken karmakarışık duygular içerisindeydim. Geldim iş yerlerine. Ortama, hastalara, personele, İstanbul’a adaptasyon süreci yaşıyordum. Hayli de zor oluyordu, her şey çok hızlı yaşanıyordu, her şey karmakarışık görünüyordu. En zoru da çocukluğumuzdan beri ekolümüz olmuş İsmail Dayımın yanında olmanın mutluğu varken onu tanımanın ve onunla çalışmanın zorluğuydu… O zorluk sebebiyle neredeyse isyan edip kaçasım geliyordu. Ama bir taraftan da kaçmayı gurur meselesi yapıyordum…

Zamanla dayıma sorular soruyorum ama bir türlü cevap alamıyordum. Yanlış yapılan işleri ve yanlış yapanları belirtiyordum, hiçbir düzenleme yapmıyordu. Bu şekilde öfke moral bozukluğu hâlinde bir yıl geçti.  Ama bu arada aile büyüklerimden sürekli moral desteği akıl desteği alıyordum. Bana güvendiklerini bu sıkıntıları aşacağımızı söylüyorlardı…

Çok sürmedi, işleri öğrenip konulara hâkim olmaya başladım. 2001 yılında mali durumu gösterir bir bütçe hazırladım. Yaklaşık 1.5 milyon dolara yakın borcumuzun olduğu ortaya çıktı.

Tüm aile şoktaydı. Kimse böyle bir tablo beklemiyordu. Hemen aile büyükleri toplanma kararı aldı. İş yeri şubelerini 5’ten bire indirip çekirdek kadro ile işlerimize devam edelim kararı alındı. Sonrasında da Allah’ın izniyle her geçen gün işler toparlandı. Ödeme takvimleri düzgün bir şekilde yapılır oldu. Bu şekilde 2009 yılına kadar çok şükür aile içerisindeki hesaplar hariç borçların tamamını ödedik…

Bugün gelinen noktada akademik hayatım yarım kaldı ama rahmetli dedemin dediği gibi dayımın koltuğunun altına girdim. Hem sistem kurtuldu hem dayımın bilimsel yönünden bir vizyon kazandım…

           Rumuz: “Terapist”-İstanbul