Dış güçlerin hedefi

Popüler kültür, globalleşme ve son günlerde “ılımlı İslam” yani İslamiyeti bozarak içini boşaltmak, Fas’tan Endonezya’ya kadar İslam ülkelerini yeniden sömürge haline getirme kapitalizmin hedefidir. 
Ülkemizde sigara, alkol, uyuşturucu ve her türlü kötü alışkanlıkların dünya standartları üstünde artışının arkasında kapitalizm ve Hıristiyan Batı emperyalizmi vardır. Böylece genç nesiller bataklığa sürüklenerek Türkiye bölünmek istenmektedir. 
Bu tahribatlar kültür maskesi ve misyoner faaliyetleri ile yapılmaktadır. Batı’nın hedefi 2020 yılına kadar en az 10 milyon Türk’ü Hıristiyanlaştırmak ve ülke idaresini ele geçirmektir. Balkanlar’da bazı ülkelerde nüfusun çoğunluğu Müslüman olmasına rağmen bu coğrafya bilhassa Yunan kilisesine bağlı Hıristiyanların kontrolündedir. 
Macarlar Hunların torunlarıdır. Dolayısıyla saf Türk’türler. Ama Katolik olunca Türklüğünü unutmanın ötesinde Türklerin en büyük düşmanı oldular. Bulgarlar da yüzde yüz Türk ırkındandır. Hatta bazı tarihçilere göre ilk Müslüman Türk devleti Karahanlılar olarak bilinse de, aslında ilk Müslüman Türk devleti Bulgar hanlığıdır. Asya’da Bulgarlar, Slav kültürü ve Ortodoks inancı ile Türklüğünü unuttular… Şimdi aynı senaryo Anadolu Türkleri için uygulanmaktadır. ABD’li misyoner teşkilatının (kendi ifadelerine göre) hedefi: “Anadolu, Türklere bırakılamaz. Savaş ile değil, kültür ve misyoner faaliyeti ile Türkleri Hıristiyanlaştırarak Anadolu’yu işgal edeceğiz.”
Bugün Müslüman Türk olarak kalmamızı Türk-İslam kültürüne borçluyuz. Bu kültüre düşman olanlar aslında Türklüğün düşmanıdır. Geçmişte ceddimizin ne yüksek ahlâka sahip olduğu inkârı mümkün olmayan bir gerçektir. Oysa bugün evimizde bile emin değiliz. Bu durumun sebeplerini araştırmak lazım. Popüler kültür inançlarımızı, dilimizi, şahsi ahlakı ve aile yapısını dejenere etmiştir. 
Bazılarına göre Türkiye Endülüs’ün son yıllarını yaşamaktadır. Kurtuluş reçetesi asıl kimliğimize, millî ve manevi değerlerimize dönüştür.
İki yüzü aşkın ülke içinde sadece Türk halkı kütüphanelerdeki ceddinin yazdığı yüzbinlerce eseri okuyamaz. Varsayalım okusa da anlayamaz. Osmanlı devrinde Türk dili dünyanın en zengin dili iken bugün nerede ise kabile diline dönmüştür!..