Dışını yıkayıp, gönlünü temizlemeyen…

Allahü teâlâ, iyi işleri kötülerinden ayırmak için, dinleri gönderdi. Sağlam olan akıl, kalbin İslâmiyyete uymasını emreder. Her kalb, İslâmiyyete uygun hareket ederse, temiz olur, dünyâda hiç sıkıntı olmaz. Kalbin temizlenmesi ve kuvvetlenmesi için, Allahü teâlânın ismini çok söylemesi lâzımdır. Allahü teâlâ, dinleri insanlara sıkıntı vermek için değil, kalbleri temizlemek için gönderdi. Kalb, nefse uymaz, aklı dinleyip İslâmiyyete uyarsa, bütün dünyâ râhata, huzûra kavuşur. Aklın vazîfesi, İslâmiyyeti öğrenmek ve bunun her yere yayılması için çalışmaktır. Kalb, hep nefse tatlı gelen şeyleri yaparsa, nefse tapmış olur, Allahü teâlâyı unutur. İslâmiyyete uymak, kalbi ve bedeni kuvvetlendirir, nefsi ise zayıflatır.
Bunun için kalbi parlatmak, temizlemek lâzımdır. Kalbi temizlemek için de, İslâmiyyete uymak lâzımdır. İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:

“HUDÛDU AŞMAMALIDIR!..”
“Cehennemden kurtulmak isteyen, helâl ve harâmları iyi öğrenmeli, helâl kazanıp, harâmdan kaçınmalıdır. İslâmiyyetin sâhibinin yasak ettiği şeylerden sakınmalıdır. İslâmiyyetin hudûdunu aşmamalıdır. Gaflet uykusu ne zamâna kadar sürecek, kulaklardan pamuk ne vakit atılacak? Ecel gelince, insanı uyandıracaklar, gözleri, kulakları açacaklar. Fakat, o zamân pişmânlık işe yaramayacak. Rezîl olmaktan başka, ele bir şey geçmeyecektir. Hepimize ölüm yaklaşıyor. Âhıretin çeşit çeşit azâbları, insanları bekliyor. İnsan öldüğü zamân, kıyâmeti kopmuş demektir. Ölüm uyandırmadan ve iş işten geçmeden önce uyanalım! Allahü teâlânın emirlerini ve yasaklarını öğrenip, şu birkaç günlük ömrümüzü, bunlara uygun geçirelim. Kendimizi âhıretin çeşitli azâblarından kurtaralım! Tahrîm sûresi 6. âyetinde meâlen;
(Ey îmân edenler, kendinizi ve çoluk çocuğunuzu öyle bir ateşten koruyun ki, onun tutuşturucusu insanlarla taşlardır) buyuruldu.
İmânı, i’tikâdı düzelttikten ve İslâmiyyete uygun ibâdetleri yaptıktan sonra, vakitleri, kalbi temizlemek ile ma’mûr etmek lâzımdır. Allahü teâlâyı hâtırlamadan, bir ân geçirmemelidir. Vücût, eller, ayaklar dünyâ işleri ile uğraşırken, kalb hep Allahü teâlâ ile olmalı, Onu hâtırlamakla lezzet duymalıdır.”
Bir gün Behlül Dânâ hazretleri, Abbâsî halîfelerinden Hârûn Reşîd hazretlerine;
-Ey Hârûn Reşîd! Yer içinde, yer üzerinde ve göklerde çok olan nedir? diye sorar. Halife de;
-Bunu bilmeyecek ne var? Yer içinde ölüler, yer üzerinde hayvanlar ve bitkiler, gökte ise melekler vardır der. Behlül Dânâ hazretleri;
-Hayır değil der. Halîfe;
-Peki öyleyse ne var deyince, Behlül Dânâ hazretleri;
-Ey Halîfe! Yer içinde çok olan, ölülerin pişmanlıkları, yer üzerinde insanların hırs ve tamahı, gökte ise âdil hükümdarların sevapları var buyurur. Bu sözler üzerine Halife Hârûn Reşîd, uzun süre ağlar…

NÛRLAR TEMİZ KALBE GİRER
Kalb temizlendikten sonra, nefis temizlenmeye başlar. Nûrlar önce temiz kalbe girer. Kalb temizlenmeden nefsi parlatmak, gece düşmanın yağma yapması için, ona ışık yakmaya benzer. Hangi fırkadan olursa olsun, nefsine uyan ve kalbi bozuk olan, Cehenneme gidecektir. Her mü’min, nefsini tezkiye için yani nefsin yaratılışında mevcût olan küfrü ve günâhları temizlemek için, her zamân çokça “Lâ ilâhe illallah” okumalı ve kalbini tasfiye için yani nefisten, şeytandan, kötü arkadaşlardan, zararlı kitâplardan gelen küfürden, günâhlardan kurtarmak için, “Estagfirullah” demelidir. İslâmiyyetin emir ve yasaklarına uyanın duâları muhakkak kabûl olur. İbâdetleri terk edenlerin, harâm işleyenlerin ve harâm yiyip içenlerin duâları kabûl olmaz.
Netice olarak, kalbi temizlemek için İslâmiyyete uymak lâzımdır. İslâmiyyete uymak da, emirleri yapmakla ve yasaklardan, bid’atlerden sakınmakla olur. Hadîs-i kudsîde buyurulduğu gibi:
(Dili ilim saçıp gönlü ilimden uzak olan, dışını yıkadığı hâlde gönlünü temizlemeyen, başkalarının kusûrlarını araştırıp kendi kusûrlarını görmeyen, âhırette hesâba çekileceğini bildiği hâlde gülüp eğlenenlere şaşılır.)