Diyarbakırlı Veli Şeyh-i Hemedânî

“Biz kuluz. Sahibimizin emrindeyiz. Başıboş değiliz. Her istediğimizi yapmaya serbest değiliz. İyi düşünelim! Uzağı gören akıl sahibi olalım!”

Şeyh-i Hemedânî hazretleri Diyarbakır velîlerindendir. On altıncı yüzyılda yaşamış olup, uzun müddet Nakşibendiyye yolunu anlatmıştır. Türbesi, kendi adını taşıyan Şeyh Yûsuf Câmiinin avlusundadır. Bir talebesine şöyle nasihat etti:
Oğlum, bütün varlıkların hülasası, özü olan insan, eğlence için, oyun için, yiyip içmek, gezmek, yatmak, keyif sürmek için yaratılmadı. Kulluk vazifelerini yapmak için, Rabbine itaat, tevazu, kuvvetsizliğini, ihtiyacını göstermek, Ona sığınmak ve yalvarmak için yaratıldı. Muhammed aleyhisselâmın bildirdiği ibadetlerin hepsi, insanlara faydalı şeylerdir. İnsanlara yaradığı için emredilmiştir. Yoksa hiçbir ibadetin Allahü teâlâya faydası yoktur. Candan teşekkür ederek, minnet ile ibadet yapmalı. Tam teslim olarak, emirleri yapmaya ve yasaklardan kaçınmaya çalışmalıdır. Allahü teâlâ hiçbir şeye muhtaç olmadığı halde, kullarını emir ve yasaklar vermekle şereflendirdi. Her şeye muhtaç olan, biz kulların, bu büyük ihsana, bol bol teşekkür etmemiz, bunun için de, emirleri yapmaya, candan sarılmamız lazımdır.
Ey Oğlum! İyi biliyorsun ki, dünyada biri mevki, rütbe sahibi olsa, emrinde bulunanlardan birine mühim bir vazife verse, bu vazifenin yapılmasında emir verene de fayda olduğu hâlde, bu işçi, bu vazifeye ne kadar çok önem ve kıymet verir. Bu vazifeyi bana büyük bir zat verdi diye övünür ve seve seve, zevk ile yapmaya çalışır değil mi? Yazıklar olsun! Allahü teâlânın büyüklüğü, yüksekliği, bu kimsenin büyüklüğü kadar değil midir de, İslam dininin istediklerini yapmaya böyle çalışılmıyor.
Biz kuluz. Sahibimizin emrindeyiz. Başıboş değiliz. Her istediğimizi yapmaya serbest değiliz. İyi düşünelim! Uzağı gören akıl sahibi olalım! Kıyamet günü utanmaktan, pişman olmaktan başka ele bir şey geçmez. Gençlik çağı kazanç zamanıdır. Gençlik zamanında insanı üç din düşmanı olan, nefis, şeytan ve kötü insanlar aldatmaya uğraşmaktadır. Bunlar karşısında az bir ibadet pek kıymetli olur. İhtiyarlıkta yapılan, bundan kat kat fazla ibadetlerin bu kadar kıymeti olmaz. Düşman hücûm ettiği zaman askerin ufak bir hareketi, çok kıymetli olur. Sulh zamanında yapılan büyük talimlerin bu kadar kıymeti olmaz.