Duâsı kabul olurdu

Duâsı kabul olurdu



Balıkesir’in Sındırgı kazâsı, Pürsünler köyü yanındaki tepenin üstünde bir “türbe” var. Allah dostlarından Yâren Dede yatıyor burada.

Bir gün, bir kimse, hanımı ve on yaşlarındaki çocuğuyla, geldi bu zâta.

Çocuk çok sevimliydi.

Onu bu zâta gösterip;

“Efendim, bu çocuğumuz âmâdır. Gitmediğimiz tabip kalmadı. Çocuğumuzun göz nûruna kavuşması için bir duâ etseniz” diye yalvardı.

Yâren Dede dinledi.

Ve çâresizlik içinde:

“Ölüleri diriltmek, körlerin gözünü açmak gibi işler İsâ aleyhisselâmın mûcizesiydi. Ben kim oluyorum ki buna çâre bulayım?” dedi.

Adamcağız ısrar etti:

“Duâ edin” diye yalvardı.

Büyük zât acıdı adama.

“Pekâlâ” buyurdu.

Çağırdı o çocuğu yanına.

Eliyle gözlerini meshedip;

“Azîz ve Celîl olan Allah’ın izniyle açılın!” diye niyaz etti.

Açıldı çocuğun gözleri.

Bunu gören anne ve baba, sevinçten şaşkına döndüler.

Ve sordular ki; “Efendim, önce ‘Bu iş bizim işimiz değil’ dediniz, sonra duâ buyurdunuz. Hikmeti neydi acaba?”

Buyurdu ki:

“Evet, önce öyle dedim. Ama o sırada Cenâb-ı Hak kalbime ‘Ölüleri İsâ mı diriltiyordu? O mu açıyordu körlerin gözlerini? Elbette biz diriltiyor ve biz açıyorduk. Bu çocuğun gözlerinin açılması için de seni sebep kıldık. Sen duâ et. İcâbını biz yaparız’ diye ilham etti. Bunun üzerine duâ ettim… Allahü teâlâ kabul etti ve açtı çocuğun gözlerini.”

Comments are closed.