Düğünü olalı on gün olmuştu

Düğünü olalı on gün olmuştu



“Yağan şu rahmetinin hürmetine mazlumlara yardım eyle. Hatalarımızın bedelini evlatlarımızla ödetme Rabbim.”

 

Düğünü uzatmanın anlamı yoktu. İki ay sonrasına karar alınmıştı. 5 Ağustos 2016 düğün tarihiydi… Mutluyduk, olacak düğünün heyecanını yaşıyorduk. Hayatın bize neler getireceğini kim bilebilirdi ki?

Ah 15 Temmuz’un o karanlık gecesi… Zalimlerin zulmü sağanak sağanak yağarken üzerimize nice ocakları söndürdü… Bizim ailede can kaybı olmamıştı. Ama vatanına bedenlerini siper eden o insanlar bizim insanlarımızdı. Yangın her yeri sarmış, kurşun yiyen bedenlerle beraber bizim de yüreklerimizin kanı akmıştı…

Bu ne zulümdü böyle? Gönlümüz yasa bürünmüştü. Bundan sonra güzel şeyler de olsa yüreğimiz güler miydi? Kanayan yaralarımız iyileşir miydi?

Günlerce uyuyamadık, gülmeyi unuttuk…

Yeğenimizin küçük evini dayayıp döşerken de içimiz kan ağlıyordu, gelinini getirirken de…

Gelinimiz çok cici, bir o kadar da hanımefendiydi, onu sevmiştik. Ama sevincimiz kursağımızda kalmıştı… Birçok insan işinden gücünden olmuştu, bilmeden bu zalimlerin bir dönem arasına karışan insanları da götürüyorlardı…

O talebelik yıllarında yurtlarında bazen sohbetlerine katılmıştı ama bunun ona zarar getireceği hiç birimizin, hiç kimsenin aklından bile geçmemişti. Çünkü “Allah’tan dinden imandan söz ediliyor” diye aldanıyordu. Niyetlerinin ne olduğunu birçok insanın bilmediği gibi o da bilmiyordu.

15 Temmuz hain saldırısı yaşandığında hepimiz kahrolmuştuk. Yeğenimin düğünü olalı da on gün olmuştu… Bize yakın oturdukları halde daha evimize bile gelmemişlerdi.  Telefonu da kapalıydı. Annesine de ulaştığımda onu da hep ağlamaklı buluyordum. Bir gün iyice tedirgin oldum ve ikimize de yakın olan bir çocuk parkına gelmesini söyledim. Buluştuğumuzda ayakta zor duruyor yüzüme bakamıyordu. Başını tutup gözlerine baktığımda içimden bir şeylerin koptuğunu hissettim.

Gözlerinden yağmur gibi yaş boşanırken zora ki konuşuyordu:

“Abla, oğlumu da suçlu gibi götürdüler. Eli kınalı üç günlük karısının gözleri önünde, benim yüreğimi dilim dilim ederek götürdüler… Söyle ablam bu acıya ana yüreği dayanır mı?”

Kardeşimi, nasıl teselli edebilirdim? Ben ondan daha kötü durumdaydım…

Allah’ım ben aciz bir kulum. Kardeşimin ve yeğenimin suçsuzluğunu biliyorum ama kime ne diyebilirdim ki? Allah’ım mahkeme yeğenimin bu alçaklarla ilgisi olmadığına kanaat getirir mi acaba? DEVAMI YARIN