Dünya ve âhirette mesut olmanın çaresi

Bütün kâinâtı, canlı-cansız her varlığı, yoktan en mükemmel bir nizâm ve intizâm üzere yaratan ve onları her ân varlıkta durduran Allahü teâlâ, şu uçsuz-bucaksız olarak gördüğümüz koca “kâinât”ta, sâdece bizim üzerinde yaşadığımız gezegenimizin yani “Dünya”nın insanlarla meskûn olmasını irâde buyurmuş, “ilk insan” olarak “Hazret-i Âdem”i bu dünyâya göndermiş ve onu aynı zamanda “ilk Peygamber” kılmıştır. Böylece ilk insandan itibâren beşeriyeti, rehbersiz bırakmamıştır. Kendilerine îmânı, hidâyeti, doğru yolu, hakkı, hakîkati, adâleti, Cennete ve Cehenneme götürecek yolları gösterecek Peygamberler, rehberler, mürşidler, muallimler göndermiştir.
Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde buyuruyor ki:
“Ey insanlar! Doğrusu biz sizi, bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışanız diye sizi, kavimlere, milletlere ve kabîlelere ayırdık. [Sizi milletler ve kabîleler hâline koyduk ki birbirinizi kolayca tanıyasınız.] Muhakkak ki Allah katında, en şerefliniz (en üstününüz, en değerli olanınız), O’ndan en çok korkanınızdır (O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır, günâhlardan en çok korunanınızdır).  Şüphesiz ki, Allah her şeyi bilendir, her şeyden haberdâr olandır.” [Hucurât, 13]
***
Şüphesiz ki Cenâb-ı Hak, yarattığı şu mükemmel âlemle, kendi varlığını belli ettiği gibi, kullarına çok merhamet ve şefkat ettiği/acıdığı için, var olduğunu ayrıca “Peygamber”leri vâsıtasıyla da bildirmiştir.
Allahü teâlânın, kullarına, râzı olduğu yolu göstermek için, çeşitli kavimlere, zaman zaman Peygamberler gönderdiği, akl-ı selîm sâhibi herkes tarafından kabûl edilen çok açık bir husûstur.
Peygamberlerin hepsi, insanları fevz u necâta yani dünyâda ve âhirette kurtuluşa davet etmiş, sırât-ı müstakîmi/doğru olan yolu, bıkmadan, usanmadan ve yılmadan anlatmışlardır.
Özetle söylemek gerekirse, aslında Hazret-i Âdem’den itibâren gelmiş-geçmiş bulunan 6 “Ülü’l-azim Peygamber”, 313 “Resûl”, 124 binden ziyâde “Nebî”nin eğitimdeki hedefleri aynıdır. Şüphesiz ki, bu Peygamberlerin hepsi, aynı îmân esâslarını [“Âmentü esâsları” diye bildiğimiz umdeleri] teblîğ ederek, “insân-ı kâmil” yani “iyi ferd”, “iyi âile”, “iyi cemiyet” yani güzel ahlâklı insanlar meydâna getirmeyi hedeflemişlerdir. 100’ü “Suhuf”, 4’ü ise büyük “Kitap” olmak üzere, bu Peygamberlerden bazılarına gönderilen 104 kitaptaki hedef de, insanların dünyada huzûr ve sükûn içerisinde yaşamaları, âhirette de ebedî saadete kavuşmalarıdır…

Comments are closed.