Ebû Bekr Kurtubî

Ebû Bekr Muhammed Kurtubî rahmetullahi aleyh, İslâm âlimlerinin büyüklerindendir. 567 (m. 1172)’de Fas’ta Merrâkeş şehrinde 70 yaşlarında vefât etti. Bir sohbetinde buyurdu ki:

Hasen-i Basrî buyurdu ki: “Âlimlerin ilmini, hukemânın yollarını kendisinde toplamış, fakat amel bakımından sözü işine uymayan sefih kimseler gibi olma.” Ebüdderdâ (radıyallahü anh); “Bilmeyen kimseye bir defa yazıklar olsun. Bilip de amel etmeyene ise, yedi defa yazıklar olsun” buyurdu. 
Âlimlerin azâbının, bilmeyeninkinden daha fazla olması, iki sebeptendir: İlki onlar, kendilerine uyulan, rehber durumundadırlar. Hazreti Ömer buyurdu ki; “Âlim hatâ edince, hâkim de hatâ eder.” İkincisi ise; onlar, ma’siyeti (günahları) bilerek yapmaktadırlar. 
Kötü âlimlerin pek aşağı hâlleri olduğu gibi, âhırette onlara yapılan azap, câhillerinkinden daha fazla olacaktır. Âhıreti kazanarak, azâbdan kurtulacak ve Allahü teâlâya yakın olacak âlimler, âhıret âlimleridir. Âhıret âlimlerinin alâmetlerinden bazıları şunlardır: 
Onlar, ilimlerinin karşılığında dünyalık istemezler. Âhıret âlimlerinin ilk derecesi, dünyânın önemsizliğini, alçaklığını, geçiciliğini, âhıretin ise kıymetli ve devamlı olduğunu idrâk etmesi, dünyâ ve âhıretin birbirine zıt olduğunu, ikisinin birer kuma gibi olduğunu, birisini râzı edince diğerinin kızacağını, yine bu ikisinin terazinin iki kefesi gibi olduğunu, birisi tercih edilince, diğerinin hafif kalacağını ve sonra dünyâ ile âhıretin doğu ile batı gibi olduğunu, hangisine yaklaşılırsa diğerinden uzaklaşılacağını bilmektir. Kim dünyânın hakîkatini, mihnet ve meşakkatini, lezzetlerinin elemleriyle iç içe olduğunu, boş olduğunu, iyiliklerinin geçici olduğunu bilmezse, onun aklının selim olmadığı, bozuk olduğu anlaşılır. Bu söylenilenlere, müşâhede (gözlem) ve tecrübe şâhiddir. Bunları böyle bilmeyen ve idrâk edemeyen, âhıret âlimi değildir. Onlar, peygamberlerin Allahü teâlâdan getirmiş oldukları dini bilmeyenlerdir. Böyle kimseler, nasıl âlim sayılabilir. Bütün bunları bilip de, buna rağmen âhıreti dünyâya tercih etmeyenler, şeytanın esîrleri olurlar. Onları, nefislerinin arzu ve istekleri helak etmiş, şekavetleri onlara galip gelmiştir. Bunlar, Kur’ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîflerde övülen, dereceleri yüksek âlimlerden sayılamaz…